. 8. 5. Anlatacağımız hikâyede aşk ve sevgi güneşinin henüz küçük yaştaki çocuğun yüreğine bile doğabilmiş olması okurları şaşır

. 8. 5. Anlatacağımız hikâyede aşk ve sevgi güneşinin henüz küçük yaştaki çocuğun yüreğine bile doğabilmiş olması okurları şaşırtmasın. Çünkü aşk öyle doğal bir emirdir ki kadın ve erkek, büyük veya küçük, zengin yahut yoksul, akıllı ya da aptal, âlim ya da cahil, uygar ya da barbar her insanda olur. Herkesin gönlü aşkla yoğrulur. Beşikteki çocukların gönülleri dahi aşka uzak değildir. Hele yeni yetişen çocukların gönlünde aşk ve sevgi co- şar. Onlar da sever, sevilir. Gönüllerinde sevginin gücü- nü hissederler. Fakat zavallılar o aşkın nereden geldiği- ni ve bir güzelliğin gereği olduğunu anlayamazlar. Aşkı hisseder ama ne olduğunu bilmezler. Doğa, aşkı bütün insanlara eşitçe bölmüş, hiç kimseyi ondan mahrum bırakmamıştır. Akılsız, cahil, kaba saba, erdemsiz, aci- masız, ahlaksız insanlar vardır ama aşksız insan yok- tur. Aşk ve sevgi herkeste vardır. Fakat çekici bir güç olmadıkça eyleme geçmez. İşte kimilerinin aşkta bütün dünyaca tanınması, kimilerininse hiç etkilenmemesi bundandır. Yoksa değil insanların, hayvanların bile aşk- tan uzak olduğunu söylemeye cesaret edemeyiz. Bir romandan alıntılanan bu parçada görüldüğü gibi, dönem romanlarında yazarlar, edebiyatı halkı eğitmede bir araç olarak gördükleri ve düşüncelerini dile getirmek istedikleri için romana ve kahramanlara, öznel bir tutum- la sık sık müdahale etmişlerdir. Bu durum, romanların teknik yönden zayıf olduklarını gösterir. Bu parçada bahsedilen edebî dönem aşağıdakiler- den hangisidir? A) Tanzimat I. Dönem B) Tanzimat II. Dönem C) Servetifunun D) Millî Edebiyat E) Destan Dönemi