Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Soru:

8. ede- akla- eyen dığı ttığı de idi. Dar kelimesi Arapçada ev anlamına gelir ama Osmanlı Dönemi'nin üniversitesinin adı Darülfü

8.
ede-
akla-
eyen
dığı
ttığı
de
idi. Dar kelimesi Arapçada ev anlamına gelir ama
Osmanlı Dönemi'nin üniversitesinin adı Darülfünun
okul, mektep anlamı da taşır. Fünun ise fenler, bilgiler
demektir. Yani Darülfünun, Fenler/Bilgiler Okulu de
mektir. Böyle b

8. ede- akla- eyen dığı ttığı de idi. Dar kelimesi Arapçada ev anlamına gelir ama Osmanlı Dönemi'nin üniversitesinin adı Darülfünun okul, mektep anlamı da taşır. Fünun ise fenler, bilgiler demektir. Yani Darülfünun, Fenler/Bilgiler Okulu de mektir. Böyle bir okul kurulmasına ilişkin çalışmalar Mart 1845'te, Sadrazam Sait Paşa tarafından başlatil mış, Sultanahmet'te, şimdiki Adliye Sarayının olduğu yerde Darülfünun binası yapılmasını kararlaştırmıştı. Italyan mimarlar Fossati Kardeşler (1827'den beri Is. tanbul'daydılar.) işe koyuldu ama bina ancak 17 yil sonra bitebildi. O da eksik gedik... Bunun üzerine bitmiş odalarda, halka açık serbest konferanslar ve rilmesine karar verildi. Belirli bir programı ve öğretim kadrosu olmayan bu Birinci Darülfünun, Ahmet Vefik Paşa, Cevdet Paşa, Derviş Paşa, Müneccim Paşa ve Hekimbaşı Salih Efendi gibi meşhurların verdiği ders- Merle faaliyete başladı. İzleyici sayısının 500 kişiye kadar çıkması üzerine Nuri Efendi Konağı'na taşınıl- dı. Tam hocaların anlattıkları muhafazakâr çevreleri rahatsız etmeye başlamıştı ki konak ünlü Hocapaşa Yangını'nda kül oldu ve Birinci Darülfünun macerası sona erdi. ya- tsiz arli ap- an de n- u Bu parçanın Darülfünunla ilgili olarak www.isemkitap.com 1. Arapça kökenli sözcüklerden adını aldığı, II. mimarlarının Osmanlı ülkesinden olduğu, III. ünlü kişilerin dersleriyle eğitime başladığı belirlemelerinden hangilerine ulaşılabilir? A) Yalnız B) I ve II D) II ve III C) I ve III E) I, II ve III 50