9 14. Yaşamak güzeldi; sabahlar, akşamlar vardı. Bin türlü güzel şeylerle doldurduğumuz saatler vardı. Uyumak ve uyanmak vardı;
9 14. Yaşamak güzeldi; sabahlar, akşamlar vardı. Bin türlü güzel şeylerle doldurduğumuz saatler vardı. Uyumak ve uyanmak vardı; rüyalar vardı, hayaller vardı. Derin geceye ve asıl Boğaz'a giriyorlardı. Biraz sonra Vaniköyü'nde olacaklardı. Burada iskelenin çıma kütüğü üstünde oturarak konuştukları günü hatırladı. Hayat güzeldi fakat yaz bitiyordu. Bu yaz ömürleri- nin incisi, biricik mevsimi. Ne olurdu o da Mümtaz gibi, İhsan gibi hayata güvenebilseydi. Fakat hayata güvenmiyordu. O, hayat karşısında zayıftı. Bu zaaf yüzünden bir gün Mümtaz'ı, kendisine o kadar lazım olan, kendisine o kadar muhtaç olan Mümtaz'ı kaybedebilirdi. Çünkü kendisini iyi tanıyordu. O bir düşünceye, bir fikre, bir aşka kendisini tam veremiyordu. Eve girer girmez annesinin biraz çatık yüzü, Fatma'nın dargın hâlleri ona her şeyi unutturuyordu. Bu parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söyle- nemez? A) Hâkim anlatıcının bakış açısıyla kaleme alınmıştır. B) Bireyin iç dünyası yansıtılmıştır. C) Ahmet Hamdi Tanpınar'ın "Huzur” adlı romanından alın- mıştır. D) İç çözümleme tekniğine başvurulmuştur. E) Romanın kurmaca olduğu okura hissettirilmiştir.