Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Soru:

9. Varlıkların, okuyucunun gözünde canlanacak şekilde, resim çizer gibi anlatılması olarak tanımlanan betim- leme, açıklayıcı ve

9.
Varlıkların, okuyucunun gözünde canlanacak şekilde, resim çizer gibi anlatılması olarak tanımlanan betim-
leme, açıklayıcı ve sanatsal olmak üzere iki başlık altında incelenir. Açıklayıcı betimlemede varlıkların oldu-
ğu gibi tanıtılması amaçlanır, kişi

9. Varlıkların, okuyucunun gözünde canlanacak şekilde, resim çizer gibi anlatılması olarak tanımlanan betim- leme, açıklayıcı ve sanatsal olmak üzere iki başlık altında incelenir. Açıklayıcı betimlemede varlıkların oldu- ğu gibi tanıtılması amaçlanır, kişisel düşüncelere yer verilmez. Görsellikten çok, izlenim ve sezgilerin ağır bastığı sanatsal betimlemede ise yazar, anlatımına duygu ve yorumlarını da katar. Bu metne göre, aşağıdakilerin hangisinde sanatsal betimleme yapılmıştır? A) Tren yayvan, çıplak tepelerin önünden geçiyordu. Sonra yeşil bir ovaya girdi,tepeler gittikçe uzaklaşi- yordu. Geniş tarlalar başlamıştı. Kavaklar, söğüt ağaçları belirdi. Derken tren yavaşladı. Akasya ağaçla- ni içindeki küçük bir binanın önünde durdu. İstasyonda kırmızı şapkalı memurdan başka kimse yoktu. B) Damların yosun tutan ve kararan kiremitlerini dut, erik ve iri yapraklı incir ağaçları örtüyor, derelerin ke- narini beyazımtırak yapraklarıyla uzun kavaklar takip ediyordu. Bunların arasında belki yirmiden fazla minare, bembeyaz yükseliyor. Minik bir göçmen kuşun çığlığında yakaladım sabahı. Ne gece ne sabahtı zaman. Sonsuzluğun gri ör- tüsünü yırtmak üzereydi güneşin ilk ışıkları. Öylesine bir günü kucaklamak üzereyken evrenin sonsuz- luğunda bir nokta gibiydim. Başımı pencereye çevirince göz göze geldik denizle ve denizin eşsiz mavi- si ile. Henüz uyanmamıştı martılar, gemiler, balıkçı tekneleri... Her şey, her yer uykudaydı. D) Tepedeki kızgın güneş, gölgesini ayaklarının dibine koyu bir yuvarlak olarak düşürüyor, her bastıkça ayakları bileklerine kadar yolun kızgın tozları içine gömülüyordu. Üstü başı toz içinde kalmış, boynun- dan yüzünden süzülen terler tozla karışıp çamur olmuştu. Başına bağladığı mendilin bir ucunu dişleri arasına almış çiğniyor, eliyle de iki yana işaretler yapıyordu.