Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Soru:

A Türk Dili ve Edebiyatı - Sosyal Bilimler-1 Testi stan'da dünyaya ketli bir üslupla Atmini bulmak mamen dini- Eşüncenin bi konu

A
Türk Dili ve Edebiyatı -
Sosyal Bilimler-1 Testi
stan'da dünyaya
ketli bir üslupla
Atmini bulmak
mamen dini-
Eşüncenin
bi konuların
elerine ye
-
ğıdakilerden
gundur?
E) 6
8 cm
D) 5
ayik
IEHI = X
C) 4
ere göre, x kaç cm'dir?
kime
B) 3
Kafa Deng)
24. Tarık

A Türk Dili ve Edebiyatı - Sosyal Bilimler-1 Testi stan'da dünyaya ketli bir üslupla Atmini bulmak mamen dini- Eşüncenin bi konuların elerine ye - ğıdakilerden gundur? E) 6 8 cm D) 5 ayik IEHI = X C) 4 ere göre, x kaç cm'dir? kime B) 3 Kafa Deng) 24. Tarık Buğra; toplumdaki çatışmalari, zıtlıkları, haksızlıklar sosyolojik açıdan ele almaz. Bunu psikolojik alanda yapmak ister. Bu sebeple dostlar, sevgililer, düşünceler, hayat manzaralari, iklimler ve olaylar karşısında, bazen alaycı, bazen acıklı bir şekilde tedirginlikleri, sikinti ve bunalımları yansıtır. Bu hikâvelerindeki kişiler, toplum karsisinda yalnız ve ama bozulmuş bir toplum içinde bunları bulmaları zordur. çaresizdirler. Dostluğa, aşka, iyiliğe, yüceliğe susamışlardır Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi Tarık Buğra'nın öykü anlayışını yansıtmaktadır? A) O; insanlari, şehri, uğultulardan bir senfoni dinler gibi dinliyor ve bu senfoniyi yeni baştan daha güzel, daha kutlu bir tempoda yaratmak için dinliyordu. Bu senfoni yeni baştan yazılmalıydı. Sanat ve düşünce devlerinin çok eskiden, el birliğiyle yarattıkları bu senfoniye bayağı sesler, çirkin sesler, iğrenç sesler karışmış; tezgâhtarlar, tek renkliler, putlar yani zekâ ve dehâlarına tapanlar vahşi ve hayvanca bir uzlaşmaya sığınarak - demagoji ile safsata, riya, hile ve kalleşlikle seslerini ön plana çıkarmis büyüyü bozmuş bulunuyorlardı. B) Muhsin Çelebi; çekinmeden, sıkılmadan, ezilip büzülmeden, gayet tabii bir hareketle kendine gösterilen şilteye oturdu. Sadrazam hâlâ ellerinde tuttuğu kıvrık kâğıtlara bakarak içinden, "Ne biçim adam? Acaba deli mi?" diyordu. Halbuki... Hayır. Bu çelebi gayet akıllı bir insandı! Merde, namerde muhtaç olmayacak kadar bir serveti vardı. Çamlıca ormanının arkasındaki büyük mandıra ile büyük çiftliğini işletir, namusuyla yaşar, kimseye eyvallah etmezdi. Fukaraya, zayıflara, gariplere bakar; sofrasında hiç misafir eksik olmazdı. C) Herkesin yeni başlayacak olan altı yedi aylık soğuk hayata kendini şimdiden alıştırmak ve hazırlamak için bir şeyler yapmaya çalıştığı öyle günlerde ben, tembelliğim, hep kaçani kovalayan huyumla yazın, o güzel göçmenin peşine düşmüşümdür. Kimi bir çamın gölgesinde durgun ve güneşsizdir. Kimi bir çalılığın kenarındaki çimenlikte bütün eski ihtişamıyla daha yeni başlamıştır. D) Müsteşarın kendisini sevdiğini düşünüp sevindi. Yanlışlıkla işten el çektirilen bir memuru Cavit Bey'in bir sözü ile müsteşar hemen eski işine göndermişti. Ya böyle olmayıp da müsteşar dayatsaydı! Bu zavallı adam sefil olurdu. Sonra onun han köşelerinde sürüneceğini, nasıl borçlanacağını, kılığının nasıl bozulacağını, tıraşının nasıl uzayacağını birer birer gözünün önüne getirdi. Acıdı. "Ya müsteşar kabul etmeseydi?" diye düşündü. O zaman sanki müsteşar dayatmış gibi kızdı. Kendi kendine sordu: "Ne yapardım?" E) 12 Temmuz 1982 Pazartesi günü, tüm gün yollarda dolaştım; hava gerilimliydi o gün. Bir an tozlu bir sıcak bastırıyor, sonra birdenbire gökyüzü yağmur yüklü bulutlarla doluveriyordu. Üstümde bollaşmış kot pantolonum, sırtıma yapışmış uçuk mavi tişörtümle tüm gün dolandım tozlu sokaklarda. Yazacağım bir şeyi düşünüp duruyordum. Derken şimşekler çakmaya başladı, gökyüzü iyice karardı, rüzgâr saçımı birbirine kattı. Koşarak evime döndüm. Tam kapının zilini çalarken anlatamayacağım bir yağmur başladı, oracıkta sırılsıklam oldum. dakilerden tili bilgiler nümüze rmek, X 4-C rması ve ur. + 1-? 2-E 3-C After se pogled