Alibaz bir akşamüstü karargahtan eve döndüğünde henüz sokaktayken bir grup yeniçerinin Uzun İhsan Efendi'yi ite kaka evden çıkar
Alibaz bir akşamüstü karargahtan eve döndüğünde henüz sokaktayken bir grup yeniçerinin Uzun İhsan Efendi'yi ite kaka evden çıkardığını gördü. Adamların başında serpuşu sorguçlu bir zabit vardı. Çocuk bir köşeye sinerek olacaklari izlemeye koyuldu. Yeniçeriler evde ne varsa sokağa firlatıyorlardı. Bir şey bulmayı umdukları belliydi. Bütün eşyalar sokağa yığılıp ev bomboş kalinca içeriden kırılan döşeme tahtalarının sesleri gelmeye başladı. Yeniçerililerin birinin sırtında getirdiği baltaları adamlara dağıtırken elleri kollan simsikil rargah bağlanan Uzun İhsan Efendi olan biteni çaresizlikle seyrediyordu. Adamlar baltalarla üst katı üç sa yıktılar bir şey bulamayınca alt kata inip sonunda bütün evi yerle bir ettiler. Zabitleri Uzun lantic İhsan Efendi'ye tokat üstüne tokat atiyor, fakat bu sillelerin etkisini kurbanı üzerinde ta göremeyince acıya duyarsız görünen bu adama lyice köpürüp adamakıllı gazaba geliyordu. Babası belediği bu adama yapılan eziyete şahit olan Alibaz'ın cinleri tepesine üşüştü Adamcağızı boynuna bağladıkları iple Karaköy'e kadar sürükleyen yeniçerileri Kayığa binene kadar izledi. Hava karardığı için kayığın ne yöne gittiğini göremedi. İskeleden doğruca karargaha koştu ve karanlıktaki cinlere , umacılara, gulyabanilere rağmen bütün gece çadırda kaldi. Bir eli cübbesinin içindeki o ünlü yatağındaydı. Sabah olunca güvendiği kırk beş yiğitde haber saldi. Sefer vakti gelmişti. Bu acımasız dünyada artık acımasızca savaşacaklardı. Bu kirk beş yiğit cephaneden en sert yayları en düzgün okları en sağlam mızraklari aldi. Cüz keselerinde birer humbara, çakmak ve kav vardı. Alibaz, sancaklarını aldıktan sonra çadını ateşe verdil Savaş tekerlemeleri söyleyerek Meyyit kapısından çıktılar. Haliç boyunca