Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Soru:

Artık her hakarete, istiskale, gülünç olmaya razı olarak müdürün odasına girdi. Meseleyi oldu- ğu gibi müdüre anlattı. Olmazsa,

Artık her hakarete, istiskale, gülünç olmaya razı olarak müdürün odasına girdi. Meseleyi oldu-
ğu gibi müdüre anlattı. Olmazsa, terfiden vazgeçerek, eski vazifesine iade edilmesini, tek, eline bir
mühür verilmesini rica etti. Bunları söylerken, utancından,

Artık her hakarete, istiskale, gülünç olmaya razı olarak müdürün odasına girdi. Meseleyi oldu- ğu gibi müdüre anlattı. Olmazsa, terfiden vazgeçerek, eski vazifesine iade edilmesini, tek, eline bir mühür verilmesini rica etti. Bunları söylerken, utancından, nohut iriliğinde ter döküyor, soluk mavi gözleri, şefkat ve merhamet dilenen bakışlarla, müdürün gözlerinde değil, odanın eşyasında falan geziniyordu. Müdür, meğer halden anlar bir adammış. Bıyık altından güldü ve işi derhal kavradı... Bir çaresine bakacağına dair söz verdi. Hemen o gün "... memurluğunun mutlaka bir mühüre ihtiyacı olduğunu, işlerin böyle bir mühürü icap ettirdiğini yukarıya yazdı. Dereceden dereceye geçerken bu mühür işi, hakikî ve resmî bir lüzum halini aldı. Günün birinde mühürün Darphane'ye ismarlandığına, gelince hemen gönderileceğine dair cevap geldi. Asaf Akçıl, madem ki bir yolu varmış, neye bu kadar çektim, diye hayıflanıyor, karısına her gün yeminlerle teminat veriyor ve günleri iple çekiyordu. Çok geçmeden, "mühür" bir bez kese içinde postadan çıkıp Asaf Akçıl'ın imdadına yetişti. Bu tabiî kullanılmamış, yepyeni bir mühürdü. Bekir Sıtkı Kunt, Mühür