Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Soru:

Aşağıda düşünceyi geliştirme yollarından bazılarıyla ilgili bilgiler verilmiştir: Karşılaştırma, iki kavram veya iki varlık aras

Aşağıda düşünceyi geliştirme yollarından bazılarıyla ilgili bilgiler verilmiştir:
Karşılaştırma, iki kavram veya iki varlık arasındaki benzerlik ya da farklılıklardan yararlanarak bir
düşünceyi açıklamaktır.
Tanık gösterme, ortaya konulan düşüncenin doğrul

Aşağıda düşünceyi geliştirme yollarından bazılarıyla ilgili bilgiler verilmiştir: Karşılaştırma, iki kavram veya iki varlık arasındaki benzerlik ya da farklılıklardan yararlanarak bir düşünceyi açıklamaktır. Tanık gösterme, ortaya konulan düşüncenin doğruluğuna okuyucuyu inandırmak için tanınan kişile- rin sözlerinden alıntı yapılmasıdır. Tanımlama; bir kavramı, bir varlığı temel özellikleriyle belirtme ya da bir kavram veya varlığın nitelik- lerini eksiksiz olarak tanıtmaktır. Buna göre aşağıdaki metinlerin hangisinde açıklaması yapılan düşünceyi geliştirme yollarının tümünden yararlanılmıştır? A) Pascal, “İnsanlığın bütün sorunları, kişinin tek başına bir odada sessizce oturamamasından kaynak- lanır." der. Ben şahsen bu kadarını iddia edemem ama sakin bir zihnin iç huzurun temeli olduğuna eminim. Ve tabii iç huzuru olan bir insan dışarıya karşı da huzurludur. Zihni sakinleştirmek ve ses- sizleştirmek için birçok teknik vardır. Eski deyimiyle tefekküre dalma, derin soluklar alma, gözünde canlandırma bunlardan bazılarıdır. Ne var ki tüm dünyada kabul edilen ve en çok uygulanan teknik meditasyondur. Günde beş on dakikalık eğitimlerle zihninizi sakin ve sessiz duruma getirebilirsiniz. Bu sakinlik gündelik yaşamınıza da uyarlanabilir ve sizi daha az tepki gösterip sinirlenen bir insan du- rumuna getirir. Meditasyon size kesin bir gevşeme sağlayarak sakinleşmeyi öğretir. Huzurlu olmayı öğretir. Meditasyonun farklı biçimleri vardır ama hepsinde temel olan ilk hedef zihni boşaltmaktır. B) Haklı olmak, her ne koşulda olursa olsun kendi söylediğinin doğru olmasıdır. Haklı olmak ve iddialarimi- zi savunmak hem muazzam miktarda zihinsel enerji tüketir hem de yaşamımızdaki insanlarla aramızda mesafe yaratır. Haklı çıkma ihtiyacı ya da başkasının hatalı olduğunu kanıtlama arzusu, çevremizdeki insanları sürekli savunmada olmaya yönelteceği gibi, bizi de baskı altında tutar. Buna rağmen çoğumuz -ara sıra ben de kendi doğrularımızı ya da başkalarının yanlışlarını kabul ettirmeye çalışarak zaman ve enerji tüketiriz. Birçok insan farkında olarak ya da olmayarak başkalarına hatalı olduklarını kanıtlarsa onların bunu minnetle karşılayacağını ya da en azından bir şeyler öğreneceklerini sanır. Bu çok yanlış bir inançtır! Bir düşünün. Bugüne dek hiç haksız olduğunuz söylendi ve siz bunu söyleyen kişiye, "Sen haklısın, bana haksız olduğumu gösterdiğin için çok teşekkür ederim." dediniz mi? C) Geçmişteki sorunlarımız ve geleceğe yönelik endişelerimiz yaşadığımız ana hükmettiği için daha ümitsiz ve kaygılıyızdır. Bu durumdayken hayattan zevk almayı, önceliklerimizi ve mutluluğumuzu ile- ri bir tarihe erteleyerek gelecekte bir günün bugünden daha iyi olacağına inanmaya çalışırız. Ne yazık ki şimdi bize geleceğe bakmamızı söyleyen zihniyet, bunu hep tekrarlar ve o bir gün bir türlü gelmez. John Lennon bu durumla ilgili, "Yaşam, biz başka planlar yapmakla meşgulken olagelen şeylerdir." demiş. Biz kendimizi bu başka planlara kaptırmışken çocuklarımız büyür, sevdiğimiz insanlar bizden uzağa taşınırlar, vücudumuz giderek biçim değiştirir; bu arada hayallerimiz uçup gidiyordur. Kısacası hayatı iskalıyoruzdur. Çoğu insan hayatını, sanki gelecekte kullanacağı bir elbisenin provasıymış gibi yaşar. D) Gerginliğin kökünde, hayatın herhangi bir şekilde beklediğimizden farklı oluşunu kabullenmek iste- meyişimiz yatar. Açıkçası biz her şeyin belli bir biçimde olmasını istiyoruz ama öyle olmuyor. Hayat bildiğini okuyor. Bu konuda en güzel sözü Benjamin Franklin söylemiştir: "Bizim sinirli bakış açımız, ümitlerimiz ve korkularımız hayatımızın ölçüsü olmuştur; içinde bulunduğumuz koşullar düşünceleri- mize uymadığı zaman bunlar bizim zorluklarımız olur." Hayatınızı hep her şeyin, insanların ve olay- ların istediğimiz gibi olmasını dileyerek geçiririz; böyle olmadığında da kavga eder, acı çekeriz. Aşırı ciddiyetten kurtulabilmenin ilk adımı, böyle bir sorununuz olduğunu itiraf etmektir. Değişip daha ilimli olmayı istemeniz gerekir. Gerginliğin, hayatınızı nasıl kurduğunuz ve buna nasıl tepki gösterdiğinizle ilgili olduğunu ve sıkıntılarınızı büyük ölçüde sizin yarattığınızı görmek zorundasınız. Digor saplaya geçiniz. Son Uiraj 8 YAYINLARI