Aşağıda verilen Nasrettin Hoca fikrasını okuyunuz. Ardından fikrada yer alan alimlerin, Borular hangi amaçla sorduklarını belirl
Aşağıda verilen Nasrettin Hoca fikrasını okuyunuz. Ardından fikrada yer alan alimlerin, Borular hangi amaçla sorduklarını belirleyiniz. Nasrettin Hoca, alimlerin sorduğu sorulara neden ölçülemeyecek birimleri kullanarak cevap vermiş olabilir? Düşüncelerinizi arkadaşlarınızla paylaşırız. ok egina Hoca ve Üç Alim Hoca'nın yaşadığı devirde üç dlim, memleket memleket dolaşıp gezdikleri yerlerdeki alimlerle her türlü konuda tartışırlar. Bir gün yollan Hoca'nın oturduğu şehre düşer. Onlar "Bu şehirde oturup tartışılacak şöhretli birisi var mı acaba?" diye araştırmaya başlarlar. Onlara mizah dünyasının ve nüktedanlığın sultan Hoca'yı tavsiye ederler. Günlerden bir gün padişahin sarayının önündeki meydanda büyük tören düzenlenir. Oraya üç âlimin yanı sıra Hoca da davet edilir. Haber iletildikten sonra, asasını alarak eşeğine binip gelir. O, geleneğe uyarak tüm âdetleri yerine getirdikten sonra selam verir. Daha sonra padişaha dua edilir. Sohbetin başında Hoca'ya üç alimin amacını söylerler. Hoca, "Çok güzell Sorunuz varsa sorabilirsiniz. Cevaplamaya hazırım." der. Alimlerden birisi sözü açarak "Hoca, dünyanın merkezi neresidir?" diye sorar. Hoca, asasıyla eşeğini göstererek "İşte benim eşeğimin sol ön ayağının bastığı yerdir." der. O, alim, "Bunu nereden biliyorsun?" diye sorar. Hoca ise "Inanmiyorsanız oradan dört tarafa doğru ölçmeye başlayın. Eksik veya fazla olursa bana gelebilirsiniz." der. Alim şaşırarak geri çekilir. Daha sonra ikinci alim, "Hoca, gökteki yıldızların sayısı kaçtır?" diye sorar. Hoca ise "Benim eşeğimin derisindeki kil ne kadar ise gökte de o kadar yıldız vardır." der. Alim, konuşmaya devam eder, "Bunu nasıl ispat edebilirsin?" diye sorar. Hoca ise "Inanmiyorsanız sayabilirsiniz, az veya çok olursa ancak o zaman haklı ola- bilirsiniz." der. Alim konuşmasına devam eder: "Yahu Hoca, eşeğin derisindeki kil sayılır mi?" diye sorar. Hoca ise "Sanki gökteki yıldızları saymak kolay mı?" diye cevap verir. Alim utanarak bir daha soru sormaktan vazgeçer. Sıra üçüncü alime gelir. O, "Hoca benim sakalimin kaç kili vardır?" şeklinde soru yöneltir Hoca, "Benim eşeğimin kuyruğunda ne kadar kıl varsa o kadardır." der. Alim tekrar sorar, "Bunu nasıl ispat edebilirsin? der. Hoca ise "Bunu ispat etmek çok kolay. Sizin sakalınız ve eşeğin kuyruğundaki killan teker teker kopanınca ikisinin sayısı eşit olmazsa siz haklısınız!" Alimler bundan sonra Hoca'nın keskin zekasına ve nüktedanlığına şaşınırlar. Kendileri- ni, büyük bir ustadın huzurundaki öğrenci gibi kabul ederek ona dua ederler. Isa ÖZKAN, Nasreddin Hoca Fikraları örne 109