Aşk-ı Memnu I Maun sandalla çarpışmayı andıran bu karşılaşmaya artık o kadar alışmış idiler ki, bugün Kalender'den dönerken gene
Aşk-ı Memnu I Maun sandalla çarpışmayı andıran bu karşılaşmaya artık o kadar alışmış idiler ki, bugün Kalender'den dönerken gene onun adeta çarparcasına yakından sıyırıp geçişini farketmiş göründüler. Beyaz sandalın şık, zarif süvarilerinde küçük bir telaş eseri, ufak bir korku sayhası bile uyandırmayarak ge- çen maun sandala -her iki tarafı görebilmek üzere biraz yan oturan- Peyker başını bile çevirmedi; arkasını sahile vererek Anadolu kıyısına dumanlarını serpen bir vapura dalmış gözle- riyle Bihter'in beyaz örtüsünün içinde tam bir vakar ve endi- şeli yüzü tamamen lakayt kaldı; yalnız, anneleri, sarıya boyan- mış saçlarının altında gözlerinin manasına derin bir belirsizlik veren bir sürme çemberiyle çevrilmiş gözlerini çevirdi, ucunda gizli bir teşekkür anlamı titreyen bir anlık serzenişle maun san- dala hepten bigane kalmadı. Aralarında mesafe biraz uzanır uzanmaz bu üç kadının la- kayt ve vakur hallerine birden halel geldi, en önce anne kirk beş senenin henüz izalesine muvaffak olamadığı bir genç ku- runtusuyla gezinti yerlerinde etrafa dağılan tebessümleri kendi tarafına çekmek alışkanlığını izleyerek dedi ki: "Bu Adnan Bey de!.. Artık alışkanlık oldu, mutlaka her çıkışta rastlaşacağız; bugün Kalender'de yoktu, değil mi Bihter?.." 5