B TYT / TÜRKÇE 20. Posta karşılığında kullanılan "ulak" kelimesi, eski Türk- çede "ulağ" diye geçer. Göktürk Yazıtlarinda olduğu

B TYT / TÜRKÇE 20. Posta karşılığında kullanılan "ulak" kelimesi, eski Türk- çede "ulağ" diye geçer. Göktürk Yazıtlarinda olduğu gibi Kaşgarlı Mahmud'un Dîvânü Lügati't-Türk'ünde de "ulağ", "Beyin emriyle koşa koşa giden postacinin başka bir at buluncaya kadar bindiği at." şeklinde tarif edilmiştir. Kaşgarlı Mahmud, ayrıca yollar üzerinde gidiş istikametini göstermek için "ula" denilen taşların dikildi- ğini belirtmektedir ki büyük ihtimalle bu da "ulağ" keli- mesinden gelmektedir. Osmanlılarda önceleri padişahın ve mensuplarının ulak hizmetini yapanlar, ellerindeki "ulak hükmü" ile halktan istedikleri beygiri alabilirlerdi, ayrıca her türlü ihtiyaçlarının giderilmesini istemek gibi bir imtiyaza sahiplerdi. Daha sonra vezirler, defterdarlar, ağalar da ulak hükmü vermeye başlamış, onları taşrada beylerbeyiler, sancak beyleri, kadılar ve su başılar takip etmiştir. Elinde ulak hükmü bulunan kimse; kendisi, hiz- metkârları ve kılavuzları için beygir almakta, eşyalarını taşıtmak için de beygir istemekteydi. Ulaklar; bu hayvan- ları gittikleri yerlerde bırakır, dönüşte yorgun olmayan dayanıklı beygirlere el koyarlardı. Yolda hayvanlarının zayıf düşmesi durumunda rastladıkları bir kimsenin bey- girini alabilirlerdi. Onların bu hareketi belgelerde "ulak E zulmü" diye geçer. P S Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisi söy- lenemez? A) Ulakların bazı imtiyazlara sahip olduğu B) "Ulak" ifadesinin posta anlamında kullanıldığı C) "Ulağ" kelimesinin "ula"dan geldiği D) "Ulak zulmü"nün bir uygulamadan ortaya çıktığı E) "Ulak hükmü" sahiplerinin zamanla arttığı