Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Soru:

Bir bankadaki küçük memuriyetimden çıkandıktan sonra neden çıkarıldığımı hälá bilemiyorum, bana sadece tasarl için dediler, faka

Bir bankadaki küçük memuriyetimden çıkandıktan sonra
neden çıkarıldığımı hälá bilemiyorum, bana sadece tasarl
için dediler, fakat haftasına yerime adam aldılar- Ankara'da
uzun müddet iş aradım. Beş on kuruş param, yaz aylarını sü
rünmeden geçirmemi temin e

Bir bankadaki küçük memuriyetimden çıkandıktan sonra neden çıkarıldığımı hälá bilemiyorum, bana sadece tasarl için dediler, fakat haftasına yerime adam aldılar- Ankara'da uzun müddet iş aradım. Beş on kuruş param, yaz aylarını sü rünmeden geçirmemi temin etti, fakat yaklaşan kiş, arkadaş odalarında, sedir üzerinde yatmanın sonu gelmesini icap ettin yordu. Bir hafta sonra bitecek olan lokanta kamesini yenileye cek kadar bile param kalmamışh. Sonu çıkmayacağını bile bile girdiğim birçok kabul imtihanlarının hakikaten sonu çıkmayın ca nedense gene üzülüyor, arkadaşlardan habersiz olarak, tez- gähtarlık için müracaat ettiğim mağazalardan ret cevabı alınca yeis içinde gece yarılarına kadar dolaşıyordum. Birkaç tanıdık tarafından ara sıra davet edildiğim içki sofralarında dahi vazi- yetimin ümitsizliğini unutamıyordum. İşin garibi, sıkıntımın arttığı ve ihtiyaçlanmin beni bugünden yarına çıkarması bile imkansız hale geldiği nispette, benim de çekingenliğim, mah- cupluğum artıyordu. Evvelce bana iş bulmaları için müracaat ettiğim ve hiç de fena muamele görmediğim bazı tanıdıklara sokakta rastladığım zaman başımı önüme eğip hızla geçiyor- dum; evvelce bana yemek yedirmelerini serbestçe rica ettiğim ve sıkılmadan ödünç para aldığım arkadaşlarıma karşı bile de- gişmiştim. "Vaziyetin nasıl?" diye sordukları zaman, acemi bir gülümseme ile: "Fena değil... Tek tük muvakkat işler buluyo- rum!" diye cevap veriyor ve hemen kaçıyordum. Insanlara ne kadar çok muhtaç olursam onlardan kaçmak ihtiyacım da o ka- dar artıyordu. Bir gün, akşam üstü, istasyonla Sergievi arasındaki tenha yolda ağır ağır yürüyor, Ankara'nun harikulade sonbaharını do- ya doya içime çekerek ruhumda nikbin" bir hava yaratmak is- tiyordum. Halkevinin camlarından aksederek beyaz mermer binayı kan rengi deliklere boğan güneş, akasya ağaçlarının ve çam fidanlarının üzerinde yükselen ve buğu mudur, toz mu- dur, ne olduğu belli olmayan duman, herhangi bir inşaattan dönen ve parça parça elbiselerinin içinde sessiz ve biraz kam- bur yürüyen ameleler, üstünde yer yer otomobil lastiği izleri 12