bir bir eği in n bî S J 16. ● e yavan: Hoşa gitmeyen, tatsız. geçmek: Zamanı aşmak, geride bırakmak. üst: Vücut, beden. Aşağıdak
bir bir eği in n bî S J 16. ● e yavan: Hoşa gitmeyen, tatsız. geçmek: Zamanı aşmak, geride bırakmak. üst: Vücut, beden. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "yavan, geçmek, üst" sözcükleri belirtilen anlamlarını karşılayacak şekilde kullanılmıştır? A) Saat çoktan gece yarısını geçiyordu, üstümde hiç para yoktu ve ben bilmiyordum ne yapacağımı, öyle acıkmıştım ki dün içtiğim yavan çorbaya bile razıydım. B Son zamanlarda üstümde inanılmaz bir ağırlık var, sanırım bu durum bana babamdan geçti, her şey artık yavan geliyor bana. e) Köyün üst tarafındaki tepede bir süre oturduk, sonra yanımızda getirdiğimiz yavan ekmeği ye- dik, birlikte oyun oynadık; vakit çok hızlı geçti. D) Elimdeki kitabı masanın üstüne bırakıp bulun- dukları odaya geçtim, kendi aralarında konuşu- yorlardı, aralarındaki bu yavan muhabbet beni hiç sarmadı. E) Uyku saati geçen bir çocuğun huysuzluğu siniyor üstüme, sevilmeye muhtaç olduğum geliyor aklı- ma; başarının o yavan, kibirli tadını sevmiyorum.