Bir kimsenin, bir kurum veya bir toplum içindeki durumuna "statu" denir. Toplumsal statüler iki türlüdür: 1. Verilmiş (Edinilmiş
Bir kimsenin, bir kurum veya bir toplum içindeki durumuna "statu" denir. Toplumsal statüler iki türlüdür: 1. Verilmiş (Edinilmiş) Statü: Kişilerin yetenek ve becerilerine bakmadan ve onların bir çabası olmadan, kendileri dışındaki faktörler tarafından sağlanır. Doğum yeri, yaş, aile vb. 2. Kazanılmış Statü: Kişilerin kendi çabaları sonucu elde ettikleri statüdur. Meslek, birikim, kariyer vb. Buna göre, aşağıdaki parçaların hangisinde sanatçının her.iki statüsü ile ilgili bilgilere yer verilmiştiry A) Koca Mimar Sinan Ağa olarak da bilinen Mimar Sinan'ın adını sadece Türkiye'de değil neredeyse dünya- da duymayan yoktur. “Ustalık eserim” dediği Selimiye Camisi'nin (Edirne) yanı sıra Süleymaniye Cami (is- tanbul, Eminönü), Mihrimah Sultan Cami (İstanbul, Edirnekapı ve Üsküdar, Kiliç-Ali Paşa Cami (İstanbul, Tophane), Yahya Efendi Türbesi (Beşiktaş) ve Barbaros Hayreddin Paşa Türbesi (Beşiktaş) dâhil olmak üzere Türkiye çapında yüzlerce esere imza atmıştır. X. B) Türkiye'nin ilk kadın heykeltıraşı olan Sabiha Bengütaş, birçok önemli kişinin heykel ve büstlerini yaptı. (Atatürk, İsmet İnönü, Abdülhak Hamid, Ahmet Haşim, Namik Ismail, Bedia Muvahhit, Prof. Dr. Akil Muh- tar, Hakkı Şinasi Paşa, Ali Fuat Paşa). Sanat öğrenimine Sanayi-i Nefise Mektebinin Resim Bölümünde başladı. Roma Güzel Sanatlar Akademisinde Prof. Luppi atölyesinde çalışmalar yaptı. Atatürk'ün büyük, üniformalı heykeli, dünyanın en değerli mermerleri olan Carra mermerindendir ve günümüzde Çankaya Köşkü'nün bahçesinde bulunmaktadır. C) Değişik edebî türlerde eserler veren Emile Zola, dünya edebiyatının en ünlü yazarları arasında yer al- maktadır. Eserlerinde Fransız toplumunun sorunlarını ayrıntılı şekilde dile getirmiş ve 1880'de edebiyata yeni giren natüralizm akımına öncülük etmiştir. Özellikle romanları ile tanınır. En ünlü romanları, "Nana", "Germinal" ve "Meyhane" adlı kitaplarıdır. Zola, romanlarının çoğunu 1869'den itibaren, Honoré de Balzac'ın izinden giderek yazmıştır. DLondra'nın yoksul bölgelerinden birinde doğup büyüyen Charlie Chaplin, 1913'te gittiği ABD'de sinemaya başlamıştı. Filmlerinde dönem koşulları için imkânsız görülebilen mizansenlere, koreografilere ve akroba- tik hareketlere yer veren Chaplin, komedi sinemasının bütün örneklerini sonuna kadar korumakla birlikte, heyecanın ve hareketin asgari düzeye çekildiği sahnelerinde dramatik yapısını sergileyebilmiştir. Toplum- sal veya bireysel eleştirilerini ise yine bu komedi tarzının içinde eritmiş ve sessizce seyirciye ulaştırmayı bilmiştir.