Bir zamanlar, ayaklarının kırkını da müthiş bir hüner- le kullanarak çok güzel dans eden bir kırkayak var- mış. Ormandaki tüm ha
Bir zamanlar, ayaklarının kırkını da müthiş bir hüner- le kullanarak çok güzel dans eden bir kırkayak var- mış. Ormandaki tüm hayvanlar bu kırkayağın dansını izlemeye gelirler ve her seferinde onun dans edişine hayran kalırlarmış. Ama onun bu dans edişini beğen- meyenler de varmış. Bunlardan biri de kurbağaymış... Ne yapsam da kırkayağın böyle güzel dans etmesini engellesem diye düşünüp duruyormuş. Güzel dans etmiyorsun dese olmazmış. Ben senden daha güzel dans ederim dese hiç olmazmış. Düşünmüş, taşın- mış, güzel bir plan hazırlamış. Oturup kırkayağa bir mektup yazıp, göndermiş. " Eşi benzeri olmayan say- gıdeğer kırkayak kardeşim!" diye başlamış mektuba " sizin benzersiz danslarınızın naçiz bir hayranıyım. Müsaadenizle sizden şunu öğrenmek istiyorum. Nasıl böyle güzel dans edebiliyorsunuz? Acaba önce 13.sol ayağınızı, sonra da 27. sağ ayağınızı atarak mi dan- sa başlıyorsunuz? Sonra da 11.sağ ayağınızı kaldırıp, 35.sağ ayağınızı mı indiriyorsunuz?" İmza naçiz hay- ranınız kurbağa. Kırkayak mektubu alır almaz nasıl dans ettiğini düşünmeye başlamış. Önce hangi ayağı- ni attığını? Ondan sonra hangi ayağını kaldırdığını... Ve sonunda kırkayak dans etmeyi bırakmış. Bu bize aklın yaratıcılığı nasıl engelleyebileceğini gösteren güzel bir örnek. Bazen kulaklarımızı tıkamalıyız ve is- teklerimizi, hayallerimizi yüceltmeliyiz.... 1. Bu parçanın anlatımında aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır? A) Sayısal verilerden yararlanılmıştır. B) Öyküleyici anlatım biçimi kullanılmıştır. C) Tahmini ifadelere yer verilmiştir. D) Sözde soru cümlelerine yer verilmiştir. E) Kişileştirmeye başvurulmuştur. YEDIKLIM