cuduğu ya- ndirici bu- araştırma birçok kle ilgi- işin en a doğal mamış- ün Tür- ci, yıllık zla fay- atılma- ton ve elikleri iyi
cuduğu ya- ndirici bu- araştırma birçok kle ilgi- işin en a doğal mamış- ün Tür- ci, yıllık zla fay- atılma- ton ve elikleri iyi oki, misa- cildi mi ndikil- andi- aların- luran, - Yaz- atılmaya hrum kalır. rli do- 7. na dil kur- SIRA SENDE Aşağıdaki parçalarda kullanılan düşünceyi geliştirme yollarını parçaların altında belirtilen yere yazınız. 1. Bu dönem romanlarının bir özelliği, roman başkişilerinin edilgin kişiler olmalarıdır. Bunlar sayısız kolları olan bü- yük bir yaratığın karşısında çaresiz durumdadırlar. Yaralısın adlı romanda roman kahramanının evi basılır, ken- disi de gözleri bağlı olarak götürülür. Nasıl bir eyleme katıldığını açıklamaz Erdal Öz. Romanın sonuna kadar bu gencin başına gelenleri izleriz. Yapabildiği tek şey katlanmaktır. 2. Konuşma ile yazma farklıdır. Konuşma geçicidir, yazma ise kalıcı. Konuşma anlıktır, yazma sonsuz. Yazıya ge- çirilen her şey, olduğu gibi korunur. 3. Kitap, insanlığın kültür belleğinin dayanağıdır. Kitap, bir yandan geçmiş kuşakların kültürdeki kazanç ve başa- rısını bize güvenecek bir biçimde ulaştırması, öte yandan da yaşayan kuşakların oluş hâlindeki düşünce, görüş ve duygularını yayması dolayısıyla tam bir kültür değeridir. 4. Bir kitabı okumadan köşeye atıp mahkûm edenler vardır. Onlara benzememeye çalışalım. Gerçek okuyucular, hoşlarına gitmeyen kitaplardan bile ağırbaşlı bir dille bahsederler. Kendilerini naza çekenler ancak sahte oku- yuculardır. Goethe'nin şu sözünü asla unutmayalım: "İçinde iyi bir tarafı bulunmayacak kadar kötü kitap yoktur." 5. Öğrencilerin çalışırken ara verip dinlenmeleri gerektiğini düşünenlerdenim. Mola verilmeden yapılan uzun so- luklu bir çalışma, verimi düşürür. Ellişer kişiden oluşan iki ayrı gruba yüz soruluk bir test uygulanır. Grubun biri, testi hiç ara vermeden yanıtlarken diğer gruba elli sorudan sonra 15 dakikalık dinlenme verilir. Dinlenme alma- yan grubun başarısı, alan grubun başarısından %30 düşük çıkar. 6. Bilim insanları, tüm insanlığın mutluluğu için çalışırlar. Gerektiğinde bu uğurda canlarını bile verirler. Bundan dolayı da tüm insanlığın ortak bireyi sayılırlar. Pastör, tüm insanlığın belası olan kuduz hastalığını yok edebil- mek için aylarca kuduz köpekler arasında dolaşmış, onların salyalarını toplayıp kuduz aşısını bulmuştur. Şimdi bir Fransız için Pastör adı neyi ifade ediyorsa bir Türk, bir Alman ve bir Senegalli için aynı şeyi ifade ediyor. 7. Doğu Karadeniz'in yaylalarını mutlaka görün. Kıyılarda hiç oyalanmadan kartpostallardaki kadar güzel orman- ların üzerindeki muhteşem yaylalara çıkın. Her biri ötekinden farklı olan yaylaların birinden ötekine yürüyün. Ah- şap yayla evlerinde konaklayıp yöresel yemeklerin tadına bakın. Yamaçlarda horon tepin; vadilere çökmüş, de- nizi andıran sis bulutlarına karşı tembel tembel yatın. 8. Denizden kıyıya huzur üfleniyordu. Açık pencereden dünyanın güzelliğinin mırıldanan sesi geliyordu. Ne dedi- ği duyulamayacak kadar alçak bir sesti bu ama anlamı açık olduktan sonra ne önemi vardı? 9. Karın beyazlığı asfaltı aydınlatırken gökyüzünü delerek doğan ay, turuncu bir mandalina şekerlemesi gibi gök- te asılı kalıyor. Her hâlimi bilen ay ile en keyifli gece yolculuklarımdan birini yaparak sabah gün işıdıktan bir sü- re sonra Nevşehir'e varıyorum. 10. Sanatı, sanat olduğu için benimsemeli, kendine bu doğrultuda bir yol çizmelidir sanatçı çünkü sadece sanat için üreten sanatçılar, sanat için bir şey yapmış olur. Sanat, bir meslek değil; bir yaşam biçimidir. Sanat, ekmek pe- şinde koşarsa alçalır, diye boşa mı söylemiş Aristophanes!