Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Soru:

de genellikle oğurduğu acı manlı uygarlığı ilişkileri gibi rler genellikle yen kişilerdir. yiler ödüllen- Seçilen kah- tiplerdir

de genellikle
oğurduğu acı
manlı uygarlığı
ilişkileri gibi
rler genellikle
yen kişilerdir.
yiler ödüllen-
Seçilen kah-
tiplerdir. Yer
eri süslemek
e olaylar ço-
eya tarihten
uluk önünde
etkisi ve tek-
başlayarak
enmeyi tercih
alka seslenen
ken aydın ki-
bi

de genellikle oğurduğu acı manlı uygarlığı ilişkileri gibi rler genellikle yen kişilerdir. yiler ödüllen- Seçilen kah- tiplerdir. Yer eri süslemek e olaylar ço- eya tarihten uluk önünde etkisi ve tek- başlayarak enmeyi tercih alka seslenen ken aydın ki- bir dil kullan- ş parçalarla angisi söyle- Dilmaktadır. erinde durul- nin yetersiz- elerin teması açıklanmak- yelerin dil ve tedir. final dergisi 25. Aşağıdakilerden hangisi, anlatım bakımın- dan ayraç içinde verilen kavramla uyuşma- maktadır? A) Kapıyı çalıp çalmamakta uzun uzun dü- şündü. Gülizar çıkarsa kapıya, ona ne demek düşerdi? Çeşmenin yanına vardı. Su içti. Soğuk su, taş gibi midesine indi. Yüzünü yıkad Biraz ferahladı. Döndü, kapıyı usul çaldı. İçerden ses soluk gelmi- yordu. Işık da yoktu. (Hakim bakış açısı) B) Yüzbaşı Yusuf, tam köşede oturuyordu. Sırtını vagonun sarsıntısına vermişti. Dür- bününü, tabancasını çıkarmış önüne, ayaklarının arasına, yere bırakmıştı. Kal- pağı, dizlerinin üzerindeydi. Sakalı bir hayli uzamış, saçları ile karışır gibi olmuştu. Yü- zünün, simsiyah sakalının karaltısı içinde büsbütün sarardığı iyice belli oluyordu. (Kişi tanıtımı) Akşam ve diğer akşamlarda bu konuyu hiç açmadım. Kimseden bir şey istemeyi oldum olası becerememiştim. Bu sefer belki başarırım diye yutkundum dur- dum. O ise hep bana Billure'yi sordu, hiç Girnata'yı sormadı. Bunu bilerek yaptığını sanmıyordum. (İç konuşma) Dışarıya çıktılar, ortalık günlük güneşlikti. Deniz öylesine durgundu ki karıncalar su içerdi. Suyun dibindeki çakıl taşlarına, arka arkaya sıralanmış uçarak giden balık sürülerine gün vurmuş, dünya ışıltıya kesil- mişti. Kayığa bindiler, motoru çalıştırdılar, adanın yöresini dönmeden dört upuzun, sırtları lacivert zargana yakaladılar. (Fan- tastik anlatım) O gün akşamüstü, yazıhanesinden çıktık- tan sonra, her akşam olduğu gibi, Urla-iz- mir şosesinde, tek başına Urla'nın dışına doğru, bir iki kilometre uzandı. Dönüşte, Urla'ya girerken, karşıdan Zeliş'in koltu- ğunun altında küçücük bir bohça, yanında bir delikanlıyla, kalkmak üzere olan son Urla-İzmir otobüsüne doğru koştuğunu gördü. (Gözlemci bakış açısı) # 26. Kısa bo kumaşı Sari zer leğinin y ilikli, öte göğsü öyle iki içinde gözlü E aşmışt kocam yordu; cak, H üstünc paşa'c Bu pa söyler A) Ka lar B0- da m DE ki 27. (1) T (11) lenr gelr Müt yor. kalk Sini