Değerlerin zarar gördüğü modern dünyada insanın dünya- ya inanmaya ihtiyacı vardır. İnsanın, gördüğü ve duyduğu şeyle bağ kurabi
Değerlerin zarar gördüğü modern dünyada insanın dünya- ya inanmaya ihtiyacı vardır. İnsanın, gördüğü ve duyduğu şeyle bağ kurabilmesi için ona inanması gerekir. İnsanın ye- niden inanması, zaman-imge ile söz konusu olmuştur. Za- man-imge sineması, inancı besleyen düşünceyi yaratır; film- de "tinsel" bir düşünce tarzı üretir. Böylece zaman-imge si- nemasının düşünce üretmesi, düşünceyi salt olmaktan çı- karmıştır. Artık filmde düşünceye, duyumla ulaşılmaya baş- lanmış ve duyumla inanç beslenmiştir. Bundan dolayı, im- gelerle düşünce üreten bir film, bir insanı inandırabildiği için dünya ile insan arasında bağ kuran bir araç hâline gelmiş- tir. Düşünülmeyenin (sıra dışı şekilde) düşünülür olabilmesi "inanç"; duygusu ile kendini gösterecektir. Sinemadaki bu "inanç" yaşama inanmamızı ve yaşamı keşfetmemizi sağ- layan, dünya ve insan arasındaki ilişkiyi kuran bir bağdır ki bu bağın kendisi, inancın yerine geçmiştir. Kısacası sinema, insan-dünya arasındaki bağı kurmuş; filmlerde "inanç" ken- dini gösterebilmiş, dünyaya olan "inanç" filmlerde karşılık Inxet misio bulmuştur. pieasem 1928100 sliedened nat 37. Bu parçadaki altı çizili sözle anlatılmak istenen aşa- ğıdakilerden hangisidir? ninnelmise shpem nels oy ab'ulot A) Bir fikri tek olma durumundan uzaklaştırmak B) Düşünceyi sadece yol gösterici olmaktan çıkarmak C) Bir iddiayı kanıtlamaya çalışmak D) Söylenenlere karşı çıkmak E) İstediğini düşünmek ve bunu özgürce eyleme dö- nüştürmek