DİLİ VE EDEBİYATI TEZER EĞİTİM KURUMLARI 9. Seyredilecek bir şey ve dinlenilecek bir hikâye yoksa hayat çoğu zaman bir sıkıntıdı
![DİLİ VE EDEBİYATI
TEZER EĞİTİM KURUMLARI
9. Seyredilecek bir şey ve dinlenilecek bir hikâye yoksa hayat
çoğu zaman bir sıkıntıdır. Çocukluğumda bu sıkıntıya kar-
şi ya radyo dinlenirdi ya da pencereden dışarıya, sokağa,
gelip geçenlere, karşı apartman dair](https://media.kunduz.com/media/question/seo/raw/20230218092349523771-3683100.jpg?h=512)
DİLİ VE EDEBİYATI TEZER EĞİTİM KURUMLARI 9. Seyredilecek bir şey ve dinlenilecek bir hikâye yoksa hayat çoğu zaman bir sıkıntıdır. Çocukluğumda bu sıkıntıya kar- şi ya radyo dinlenirdi ya da pencereden dışarıya, sokağa, gelip geçenlere, karşı apartman dairelerinin içine bakılır- di. O zamanlar, 1958'de, Türkiye'de daha televizyon yoktu Ama "yok" denmez, tıpkı İstanbul sinemalarında gösteril- mesi üç beş yıl alan Hollywood'un efsane filmlerinden söz ederken yapıldığı gibi "daha gelmedi" denirdi iyimserlikle Pencereden bakmak öylesine temel bir alışkanlıktı ki tele- vizyon Türkiye'ye geldiğinde ona pencereden dışarı bakar gibi bakılmaya başlandı. Babam, amcam, babaannem pen- cereden bakarken yaptıkları gibi, televizyon seyrederken de birbirlerinin yüzüne hiç bakmadan konuşup kavga eder- ler, tipki pencereden dışarı bakarken yaptıkları gibi gördük- lerini birbirlerine anlatırlardı. "Bu gidişle bu kar iyice tuta- cak." derdi mesela halam, sabahtan beri atıştıran kara pen- cereden bakarken. "Yine o kâğıt helvacı geldi Nişantaşı'nın köşesine!" derdim ben de öteki pencereden tramvay cad- desine bakarken. Bu metinde geçen fiilimsileri bulup türlerini yazınız. Sims