Dünyada her şey değişti. Çok uzun zaman geçmedi üstün- den ama değişti, değiştiğini biliyoruz. Henüz nasıl açıklaya- cağımızı bi
Dünyada her şey değişti. Çok uzun zaman geçmedi üstün- den ama değişti, değiştiğini biliyoruz. Henüz nasıl açıklaya- cağımızı bilmiyoruz fakat bana kalırsa hepimiz, ta içimiz- de ya da beyin devrelerimizde hissedebiliyoruz bu değişi- mi. Zamanı farklı algılıyoruz. Henüz kimse ne olup bittiğini tam olarak kavrayabilmiş ya da nedenini söyleyebilmiş de- ğil. Belki de sadece geleceğin yokluğunu hissediyoruzdur, zira şu an fazlasıyla baskın hâle geldi, dolayısıyla da gele- cek tasawur edilemez bir şeye dönüştü. Ve gelecek olma- dan zaman sadece bir yığıntı gibi duruyor insana. Ay, Jün, doğal afet, televizyon dizisi, terör saldırısı, boşanma, toplu göç, doğum günü, fotoğraf, gün doğumu yığıntısı. Şu an za- manı nasıl deneyimlediğimizi anlamış değiliz. Aşağıdakilerden hangisi bu parçayı kaleme alan bir yazarın düşüncesi olabilir? A) Elimizde fotoğraf makinesiyle neye odaklanacağımı- zı bilemediğimizdeki şaşkınlık dünyayı belgeleme bi- çimlerimizin yetersizliğinin bir göstergesidir aslında. B) Geleceği elinden alınmış insanlık, karasızlıklar içinde bir hayatı tercih etmek zorunda kalmış demektir. C) Romanlar, filmler, gazeteler insanlığa yeni bir gelecek hayali aşılamadığı zaman işlevlerini yerine getirmemiş sayılır. D) Bu ülkenin uzun tenha yollarında ilerlerken gördüğü- müz şeylerin aslında hiç de yeni olmadığını anlarız. E) Ülke insanının canliklarin, düşkünlüklerini, yalnızlık- larini, umutsuzluklarını belgelemek, yeni kuşağa ak- tarmak gerekir