dürler. İyilik, kötülük düşüncesiyle, yoksullara yardi kalpleri elem içinde, her an ahret" düşüncesiyle meşgı yalan söylememek,
dürler. İyilik, kötülük düşüncesiyle, yoksullara yardi kalpleri elem içinde, her an ahret" düşüncesiyle meşgı yalan söylememek, kalp kırmamak gibi ahlaki kaidele le İmam, vaazlarında hemen hiç meşgul olmaz. Onu dünyaya öğretmek istediği bir şey vardır. Hazza ve sevi ce, umum hayat tecellisine karşı dinmeyen bir kin, affe meyen bir düşmanlık. İşte bunun için yolunun üstünd tebessümler dudaklarda donar, kahkahalar kısılır, lar çil yavrusu gibi dağılır. Sinekli Bakkal sokağında daimi bir ahret havası ratmak isteyen İmam, insanların günah temayüllerini karşısında kendini aciz buldu. Mahalle halkı neşeli, gi rültülü, bidüziyeAllah yolundan şeytan yoluna kaya insanlardı. Fakat o meyus olacak hilkatte® değildi. çocul ya İmam, karısını genç kaybetti ve bir daha dünya ev ne girmedi. Emine adlı bir kızından başka kimsesi yok tu. Bu, beyaz gergin tenli, pembe yanaklı, fare kapanı gi bi sımsıkı kapanan ince dudaklı, küçük kara gözlü bir kızcağızdı. Temizdi, hamarattı, titizdi, mahalle çocukla rıyla oynamaya tenezzül etmezdi.? Suratsızdı, gülmezdi İmam'ın akidesinin biricik timsali gibiydi. Fakat insanla ri ummadıkları yerden vuran aksi talih, İmam'a Emi ne’nin eliyle en acı bir darbe indirdi. Kız on yedi yaşında iken mahallede haylazlığı ile meşhur zenne rolüne çıkan "Kız Tevfik” lakaplı bir delikanlıya kaçtı. Esasen müna: sebetleri mektep sıralarında başlamıştı. Iki çocuk ayni rahle önünde diz çökmüşler, aynı kalfa peşinde mektebe gitmişler ve başlanma alaylarında “Şol cennetin irmakla. 1 Öbür dünya. 2 Eğilimlerinin 3 Güçsüz. 4 Durmada 5 Umu' 6 Y