Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Soru:

e dk gençik dönemlerinde yaşa- nya Savag nin getirdiği karamsar sanlardaki olumsuz değişimi, bir getirdior olumsuzluklan ve olum

e dk gençik dönemlerinde yaşa-
nya Savag nin getirdiği karamsar
sanlardaki olumsuz değişimi, bir
getirdior olumsuzluklan ve olum
un ve mahcup" kuşağının mutlu-
ak bu mutluluk, içinde yaşanılan
cukluk dönemlerinde ya da düş
cekte aranır.
den hangisi çıkarıl

e dk gençik dönemlerinde yaşa- nya Savag nin getirdiği karamsar sanlardaki olumsuz değişimi, bir getirdior olumsuzluklan ve olum un ve mahcup" kuşağının mutlu- ak bu mutluluk, içinde yaşanılan cukluk dönemlerinde ya da düş cekte aranır. den hangisi çıkarılamaz? mde geçmiş, günümüz ve gele- duğu ade, II. Dünya Savaşı'nın getir- igi de, kendi kuşağının mutluluk le, mutluluğu çocukluk döne- e, hayatının belirli bir döne- kları anlattığı ama bana daha çok çalış- güç verdi. gerileme var ama bunun utbolcuların sistematik ve A TÜRKÇE TESTİ ere sırasıyla aşağıdaki- ilen serbestlik doğru bir zamanında mı kalktı? len serbestlik sizin gibi yaptı? yabancı sınırlamasına geri kaldılar? ması sizde ne gibi his- sebebi kötü yabancı ki başarısızlığı sizde oyuncuların yeterli or? Doktrin Yayınları DENEME-2 2n. Bazen ne işe yaradığını anlamıyorum bu hayatın. Ne ve- riyor bize? Ne alıyor karşılığında? Deneyimlerimiz, adina tecrübe dediğimiz her şeye burnunu sokuyor olur olmadık her şeye karşıyor, tecrübelendikçe saflığımızdan uzaklaşı yoruz. Hayatın sırrına yaklaştıkça kendimizden uzaklaşıyo- ruz. Kendimizden uzaklaştıkça da saflığımızı, temizliğimizi yitiriyoruz. Umudumuz tükeniyor neticede. En umutlu insan saflığına en yakın durandir. Oysa ne olurdu sanki yanı ba- şımızda dursaydı benliğimiz? Keşke birikimsiz ama umutlu kalabilseydik biraz da... Tıpkı bir çocuk gibi... Parçada altı çizili deyim açıklayıcısıyla birlikte kullanıl- mıştır. Aşağıdaki deyim hikayelerinin hangisinde ben- zer bir kullanım yoktur? A Şevketli padişahımız bugün çok hiddetli. Biraz önce külahından tavşanlar çıkaran, alev alev yanan çubuk- ları ağzında söndüren, havaya uçurduğu kuşu birkaç sözüyle geri döndürüp ağzıyla ayaklarından yakala- yan hunerli bir hokkabazı dahi huzurundan kovdu. Senin anlayacağın, ağzınla kuş tutsan nafile ama yine de büyak bir hünerin varsa söyle, zat-i şahaneye arz edeyim. Fatih Camisi avlusunun duvarından Yavuz Selim'e kadar uzanan bir alana kurulan kalabalık ve büyük çarşamba pazarlarından gelmektedir. Kargaşayı ve düzensizlik karşısında padişah kızar ve şöyle der: Nedir bu bre? Çarşamba pazarına döndürdünüz bura- yıl C) Şişhane'nin dik yokuşunu çıkmakta zorlanan atlı tram- vaylara destek için ek atlar kullanılırmış. Destek için eklenen atlar ise Azapkapı'ya götürülürmüş. Bu zaman dilimi içinde atlar Dingo'nun ahınında dinlendirilirmiş. D) Dolaplar haremlik-selamlık bölmesinin arasında, ağaçtan, silindirik, alt ve üst kısımlarından bir mil ile tutturularak çevrilen dolaplar şeklindeymiş. Birbirine ilgi duyan ev sahiplerinin durumdan haberdar olması- ni istemeyen konak görevlileri, bu dolay yardımıyla haberleşirlermiş. Yani tamamen gizli yapılan bu iş, aslında 'dolap çevirmek' deyimini tam anlamıyla karşı- liyor diyebiliriz. E) Dönemin padişahı Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılan medresedeki öğrenciler, yemeklerini medre- senin aşevinde yerlermiş. Özellikle cuma günleri zen- ginleşen sofraları, kabak mevsiminin gelmesiyle birlik- te değişim gösterir ve türlü türlü kabak yemeği çıkar- mış. Bunun üzerine söylenen "kabak tadı verdi" deyi- mi de günümüzde hala kullanılıyor.