edip buyurdu: "Var habibime söyle ki ben ona dünyada iki şey verdim ki başka hiçbir peygambere ver- medim. Biri bu ki, Ali aslan
edip buyurdu: "Var habibime söyle ki ben ona dünyada iki şey verdim ki başka hiçbir peygambere ver- medim. Biri bu ki, Ali aslanımdır. Ona yâr ve yoldaş verdim. Biri de bu ki Zülfikar'ı verdim ona ki hiç kimsede yoktur. Şimdi o Zülfikar'ı aslanım Ali'nin eline versin. Varıp aslanım Ali o vilayeti ejderhadan halas eylesin" deyip yine dergah-i azama uruc eyledi. (...) Hz. Muhammed, Hz Ali'yi çağırır ve Cebrail'in getirdiği haberi söyler. Hazret-i Ali: "Ya Habiballah! Madem Allah Teâlâ Azze ve Celle biz bendesine emir buyurmuş başım üzerine olsun. Varayım Hakk Teâlâ yoluna ve senin aşkına canımı feda edeyim. O memlekete varayım Tanrı Teâlâ Azze ve Celle başıma ne yazdıysa göreyim. Hakk emrine ve Resulüne muti ve amadeyim." Hz. Ali yanına iki bin sahabe alıp Mağrip elçisi ile birlikte yola çıkar. Mağrip memleketine yaklaş- tıklarında Vezir Şemun padişahı kandırarak sahabeleri kente sokmak istemez. Onların şehri almak için geldiklerini söyler. Ejderhayı öldürmeden şehre giremeyeceklerini söyler. Sahabeler kamp kurar. Hz. Ali tek başına ejderha ile dövüşeceğini söyler kimsenin yardımını kabul etmez. Hz. Ali gözcünün yanına gelir. Ona Müslüman olmasını söyler. Bir keramet göster ki Müslüman olayım, der. Hazret-i Ali bir kere Fatiha suresinin okuyup üstüne üfürür ve gözcü de Müslüman olur. UC de