EKSTRA Türkçe ENERSE 70.Fikralardaki planlama aynı diğer düşünce yazılarında olduğu gibi şu şeklldedir. 1. Giriş: Davayı ortaya koyma, II. Gelişme: Konuyu açma ve çeşitli örneklerle açıklama, II. Sonu
EKSTRA Türkçe ENERSE 70.Fikralardaki planlama aynı diğer düşünce yazılarında olduğu gibi şu şeklldedir. 1. Giriş: Davayı ortaya koyma, II. Gelişme: Konuyu açma ve çeşitli örneklerle açıklama, II. Sonuç: Olumlu ya da olumsuz bir sonuca bağlama bölümleri yer alır. Buna gore aşağıdaki metinlerle ilgili olarak yapılan belirlemelerden hangisinde yanlışlık vardir? A) Bu bayram, dilimizin bir kelime kaybettiğine iyice inandım. "Tandır" gibi "kağnı" gibi artik yaşanan ha- yatta, yeri kalmamış, şöyle böyle bir kelime değil; zarif, ince, medeni bir kelime. Kapıyı çalan çöpçünün pos biyikları arasında onu aradım. Yok!.. Bahşişini alan bekçinin kavlak dudaklarından onu bekledim. Yok!. Bakkalın çırağından, sebzecinin yamağından, kasabın oğlundan onu işitmek istedim. Yok!.. (Fikranın giriş bölümünderratınmıştır.) Bir kelime deyip geçmeyiniz. Cemiyet hayatımızdaki birçok şikâyetleri bu kelimenin yokluğuna bağ- lamak bile mümkündür. Düşünüyorum: Artık lügat kitaplarında beyaz kâğıdın kefenlediği bu ölü keli- meyi nasıl diriltsek? Acaba belediye, bu kelime için bir fiyat listesi yapamaz mı? Hiç olmazsa çarşıda, pazarda, iş hayatında canımız istediği zaman listeye bakar, parasını verir ve içimizin özlediği bu üç heceli sözü duyarız! Haaa! Affedersiniz, deminden beri, yana yakıla hasretini çektiğim bu kelimenin ne olduğunu söylemedim değil mi? (Fikranın sonuç bölümünden alınmıştır.) B) C) Tramvayda, ayakta kalmış bir kadına yerinizi veriyorsunuz. Yüzünüze, burun delikleriyle yüksekten bir bakış! Ve hiçbirinin dilinde aradığınız o ince, o kibar, o insanı insan yapan güzel kelime yok! Geçen yıl, Atina'da bindiğim bir otomobilin şoförü, bana bu kelimeyi on kuruşluk bahşiş için söylemişti: Hem başından kasketini çıkararak hem de kelimenin başına bir "çok" ilave ederek. (Fikranın gelişme bölü- münden alınmıştır.). D) Beş altı seneden beri edebiyatımızın gösterdiği çıplaklık manzarası bütün fikir adamlarını düşündürse yeri var. Okuyup yazmanın halk arasında yayılması ve bundan dolayı okuyucu sayısının çoğalması nispetinde yazı hünerine arız olan bu soysuzlaşmanın anlaşılmaz sebepleri hakkında hayli şeyler söy- lendi. Felce uğrayan maalesef yalnız edebiyatımız değildir. Bu bitkinlik rengi, gizli bir hastalığın sarılığı gibi, ruh ve hayalin bütün bahçelerinde yayılmakta ve bütün yaprakları, yer yer soldurup kurutmakta- dır. (Fikranın sonuç bölümünden alınmıştır.)