Elvanlar'da ihtiyar bir kılavuz aldık. Köyün bir kısmi yan- mış, perişan, herkes fersiz ve şaşkin gözlerle kamyon de- nen canava
Elvanlar'da ihtiyar bir kılavuz aldık. Köyün bir kısmi yan- mış, perişan, herkes fersiz ve şaşkin gözlerle kamyon de- nen canavarın lüzumsuz gürültüsüne bakıyordu. Herke- sin ruhunda sonu gelmeyen ezilişin, açlığın, her günün gizli felaket ihtimallerinin yoğurduğu ümitsizlik ve ilgisiz- lik vardı. Onun için kimse Uşak'a kadar gelmek istemiyor- du. Parayı ne yapacaklardı? Ne alirdi ki? Yalnız zayif yüz- lü bir ihtiyar, hâlsiz bir sesle, “Ben İnay'a kadar yolu bili- yorum. Fakat beni Uşak'a götürürseniz ve bana orada bir okka tuz verirseniz gelirim." dedi. Akşam karanlığı basar- ken kamyon mırıldanarak, homurdanarak Anadolu'nun is- siz, yolsuz çöllerine daldı. Kamyonda İstanbul gazeteci- leri vardı. Düşmanın bir benzeri olmayan zulümlerinin kül- leri ve facia sahnesi üstünde inceleme yapacaklar, ben cephenin, düşmanın zulüm raporunu hazırlarken onlar da ajansla Türk'ün felaketini dünyaya bildireceklerdi. Bu parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söy- lenemez? A) Milk? Edebiyat'ın dil ve içerik özelliklerini yansıtmaktadır . antara B) Anlatímında betimleyici anlatımdan faydalanılmıştır. a) Olay öyküsü özelliği taşıyan bir öyküden alınmıştır. di Anlatıcı, eserin kişileri arasında yer almaktadır. En Bilinç akışı yöntemi kullanılmıştır.