engel olmadım. Dikişler attılar, hatta tetanos aşısı yaptı- lar. Kusmak üzere olsam da kendimi tuttum. Portekizli beni öyle sıkı
engel olmadım. Dikişler attılar, hatta tetanos aşısı yaptı- lar. Kusmak üzere olsam da kendimi tuttum. Portekizli beni öyle sıkı tutuyordu ki acımın birazını kendine ak- tarmak istiyordu adeta. Mendiliyle terden sırılsıklam yü- zümü ve saçlarımı siliyordu. Bu işkence hiç bitmeyecek- ti sanki. Ama sonunda bitti. Beni arabaya geri taşırken Portekizlinin keyfi yerin- deydi. Söz verdiği her şeyi satın aldı. Halbuki benim ca- nim hiçbir şey istemiyordu. Ayaklarımdan tutarak ruhu- mu çekip almışlardı sanki... "Bu halde okula gidemezsin, bızdık." Arabadaydık ve ona yapışırcasına sokulmuştum, ko- lu bana sürttükçe direksiyonu çevirmekte zorlanıyordu. "Seni evinin oraya götüreceğim. İstediğin yalanı uy- durabilirsin. İstersen teneffüste ayağını kestiğini ve öğ- retmenin seni eczaneye gönderdiğini söyle..." Üstüne diktiğim bakışlarımda minnet vardı. "Sen cesur bir delikanlısın, bizdık." Canım yansa da gülümsedim, bu acı sayesinde önem- li bir şey keşfetmiştim. Portekizli, dünyada en sevdiğim insandı artık.