Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Soru:

Evden bir fe- e kadar hanin ne görünürde mışlardı. 13. Amaç, anlatılanların göz önünde canlandırılmasını sağlamaktır. Durağanlık

Evden bir fe-
e kadar hanin
ne görünürde
mışlardı.
13. Amaç, anlatılanların göz önünde canlandırılmasını sağlamaktır.
Durağanlık söz konusudur, bir olaydan söz edilmemiştir.
Nitelik bildiren öznel ifadeler kullanılmıştır.
Aşağıdaki metinlerden hangisi, ver

Evden bir fe- e kadar hanin ne görünürde mışlardı. 13. Amaç, anlatılanların göz önünde canlandırılmasını sağlamaktır. Durağanlık söz konusudur, bir olaydan söz edilmemiştir. Nitelik bildiren öznel ifadeler kullanılmıştır. Aşağıdaki metinlerden hangisi, verilen özelliklerin tamamını taşımaktadır? A Karşıdaki tepeyi gördüğümüzü kabul edersek o tepeden görüldüğümüzü de kabul etmemiz gerekir. Görüşün iki yanlılığı konuşmanın iki yanlılığından daha baskındır. Çoğu zaman karşılıklı konuşma, bu işlemi dile getirme çabasıdır. Sizin her şeyi nasıl gördüğünüzü benzetmeyle ya da doğrudan açıklama çabanızla, onun her şeyi nasıl gördüğünü anlama çabanızdır. B) Yazarların uğraşlarına saygısı olmayınca edebiyat, düşünce nasıl yükselebilir? Belki bazı gençler ger- çekten bir şeyler yaratmak ister, gençlerin bir şeyler düşünüp de onu söyleyelim diye içleri titrer ama zamanla onlar da o güzel saflıklarını yitirir, onlar da çürür. C) Bekir Efendi; ince, uzun boylu bir yapıdaydı. Kara kirpiklerinin altına yerleştirilmiş bir çift zeytin, yüzü- nün üst bölümüne yakışmıştı. Üzerinden hiç çıkarmadığı kahverengi ceketinin cebinden hiç ayırmadığı köstekli saat, gümüştendi. Ceketiyle tezat oluşturan renkli gömleği ise onun nasıl bir ruh hâline sahip olduğunu açık ediyordu. D) Gün battı, ortalık karardı. Duman içinde kalmış Çukurova'nın üstüne kara bir perde indi. Gökyüzü yıl- dızlarla örtülüydü. Yıldızlar döşenmiş gibi üst üsteydiler. Doğudaki bir yıldız kümesi kıvılcımlanır gibiydi. Arada bir, bir yıldız akıyordu. Yıldızlar akıp karşı dağın ardına gidiyorlardı çoğunlukla. Kalktılar, Sarı Ümmet'in evine geldiler.