Eyvahl. Ne yer ne yâr kaldı, Gönlüm dolu âh u zâr kaldı. Derler ki: "Unut o âşnâyi. Gitti tutarak reh-i bekayı..." Şimdi buraday
Eyvahl. Ne yer ne yâr kaldı, Gönlüm dolu âh u zâr kaldı. Derler ki: "Unut o âşnâyi. Gitti tutarak reh-i bekayı..." Şimdi buradaydı gitti elden, Gitti ebede gelip ezelden. Sığsın mı hayale bu hakikat?... Görsün mü gözüm bu mâcerây?... Ben gittim, o hâksâr kaldı, Bir gûşede târmâr kaldı; Süratle nasıl değişti hâlim?.. Almaz bunu, havsalam, hayalim. Bâki o enîs-i dilden, eyvâh!. Bir şey görürüm, mezâra benzer, Baktıkça alır, o yâra benzer. Beyrut'ta bir mezar kaldı. Nerde arayım o dilrübâyı?... Kimden sorayım o bî-nevâyı?... Şeklerle güzâr eder leyâlim, Artar yine mâtemim, melâlim, Bildir bana nerde, nerde Yarab?.. Bir sadme-i inkılâbdır bu. Kim attı beni bu derde Yarab?.. Bilmem ki yakın mıdır zevâlim?