ge- bir ke- ye yla in- ibi ek. al aynen degistir 5₁ A 21. Türk ve dünya edebiyatında yığınla yazar, romanlarında sayfalarca manz

ge- bir ke- ye yla in- ibi ek. al aynen degistir 5₁ A 21. Türk ve dünya edebiyatında yığınla yazar, romanlarında sayfalarca manzara anlatmışlar fakat bunların pek çoğu lüzumsuzdur ve faydadan çok zarar getirmiştir. Çünkü o kişiler sadece yazardırlar, ressamlıkları aynı seviyede değildir. Ressamlıkları, yazarlıkları kadar güçlü değildir. Gerçekte resmi, içlerinde yaşamıyor, sadece ressamlığa özeniyor, çizer gibi yazıyorlardı. Oysa Tolstoy; dâhilere has bir sezgiyle, dengeyi bozmadan, ressam gibi gör- düklerini, romancı gibi yazabiliyordu. Belki de bu yüzden Tolstoy'du, bu yüzden klasikti, bu yüzden ölümsüzdü. Stugulayıc Bu parçada anlatılanlardan yola çıkıldığında aşağıda- kilerden hangisi Tolstoy'a ait bir metin olabilir? Cafer, o gün evden erken çıkmıştı. Rıhtıma doğru yürü- meye başladı. İstanbul soğuktu. Kış gelmişti. Sabahın erken saatlerinde kimsecikler ortalıkta yokken evden çıkmaktan nefret ederdi. B)Bir bahar günüydü. Köyümüzün havası tertemizdi. Öğretmenimiz bizi pikniğe götürmek için söz vermişti. Hafta sonu geldiğinde sınıfça hazırlıklarımızı yaptık ve okulun biraz ilerisindeki alanda piknik yapmaya gittik. Sabah kalktığımda kahvaltımı yapıp işe gitmek için arabaya doğru yöneldim. Hava sisli ve soğuk olduğu için arabanın camları puslanmış bir hâldeydi. Buz kı- rıcıyla arabanın camlarındaki buzları temizlemek tam on dakikamı aldı. Sonunda işe biraz gecikmiş oldum. D) Yıpranmış, tel tel dökülen defterini çıkarıp mavi mü- rekkepli kalemiyle birtakım notlar aldı. Aldığı notları herkesten saklardı. Kısa boylu, şişman, küt saçlı, göz- lüklü ve sinirli bir öğretmen olarak her gün böyle notlar tutardı. Hiçbir talebesinin haberi olmazdı. Günlük işlerini halletmek için okuldan sonra çarşıya gitti. Kırtasiyeden ve kitapçıdan alacaklarını aldıktan sonra eve doğru yola koyuldu. Her yer karla kaplıydı. Bir an önce eve dönmeyi düşünüyordu.