Gözleri dalgındı. Eflatunla karışık koyu kahverengi göz çukurlarına, yaptığı işin zorluğu ve yorgunluğu çökmüştü. Eline aldığı kravatını uzatarak

Gözleri dalgındı. Eflatunla karışık koyu kahverengi göz çukurlarına, yaptığı işin zorluğu ve yorgunluğu çökmüştü. Eline aldığı kravatını uzatarak "Ben yaptım. Tamı tamına bir asırlık el dokumasıdır." diyerek yanındakine gösterdi. İpek düşkünü Bodur'un her zaman yaptığı bu hareketi kanıksayan tüccar, tebessümle memnuniyetini sunarken kâtip, ellerini ovuşturup kafasını bir aşağı bir yukarı sallıyordu. "Koyu" sözcüğü aşağıdaki cümlelerden hangisinde bu metindeki anlamıyla kullanılmıştır? A) Kahvaltı sofrasında her şey vardı: koyu pekmez, limonlu zeytin, rafadan yumurta... B) Koyu bir sohbete dalan eski dostlar, saatin ne kadar ilerlediğinden habersizdi. C) Şehri koyu bir karanlık kaplarken insanlar da evlerine dönme telaşındaydı. D) Öğretmenimiz koyu bir Besiktas taraftarı olmakla övünürdü.