Güzeller mihriban olmaz demek yanlıştır ey Bâkî Olur vallahi billahi hemân yalvarı görsünler "Sultanü'ş Şuara" olarak tanınan Bâ

Güzeller mihriban olmaz demek yanlıştır ey Bâkî Olur vallahi billahi hemân yalvarı görsünler "Sultanü'ş Şuara" olarak tanınan Bâkî'nin bu beyitle biten gazelinin yazılmasından birkaç ay sonra bir ikindi vakti Fatih Camii avlusunda 25 yaşında bir delikanlı, Bâkî'nin yolunu kesip yakasına yapışır ve delikanlı halkın arasında şaire şöyle bağırır: - Utanmıyor musun yalan yere yemin etmeye? Yalanının kefaretini ver bari, ey koca yalancı!.. - Efendi, ne yalanı, hangi yemin? 1. Sen bir beytinde eğer âşıklar yalvarırsa güzeller onlara sevgi gösterir diye yemin ediyordun. Ben tam iki aydır kapısının önünde yalvardığım hâlde sevdiğim, yüzüme bile bakmadı. Senin yüzünden rezil rüsva oldum. - A efendi evladım! Ben o yeminimde hâlâ sadığım. Yalnız sen "yalvarı" yanlış anlamışsın. Ben orada yalvarmaktan değil, "yalvar" denen gümüş paradan bahsediyordum. Sen şimdi git, sevdiğin kız için biraz para harca bakalım da sonra sana yine yüz vermezse gel, ben sana yeminimin kefaretini vereyim. Bu parçada söz edilen "yalvarı" sözcüğünün, Bâkî'nin beytindeki kullanımı aşağıdakilerden hangisine örnek oluşturmaktadır? A) Kinaye D) Hüsnütalil B) Tevriye E) Tecahülüarif C) Cinas