Halit Ziya Uşaklıgil Başyazar işitmedi. Kendi kendine: "Şimdi de ötekini çatlatmalı," diyordu. Ötede idare memuru -kisa, şişman,
Halit Ziya Uşaklıgil Başyazar işitmedi. Kendi kendine: "Şimdi de ötekini çatlatmalı," diyordu. Ötede idare memuru -kisa, şişman, bıyıkları seyrek, o kadar ki iz bırakmamak için derisini soymuş denebilir; hiçbir sayıya sağmaz bir yaşta; bir adam ki, yürürken yuvarlanıyor, otururken gömülüyor denebilir- şairlerin topluluğuna döndü, kendisiyle eğlenildiği kanaatiyle: "Ahmet Şevki Efendi'nin burada olduğu unutulmamalı," dedi. İşitenler güldüler. İdare memurunun kendisinden bahse- derken "Ahmet Şevki Efendi" demesinden herkes hoşlanırdı. Elleri ceplerinde düşünen Ahmet Cemil hafifçe dönerek dudaklarının arasından bir şey söyledi fakat işitilmedi. Bu aralık kısa, zayıf, kuru çocuk şairlerin yanından ayrıl- mış, tekrar imtiyaz sahibinin sırlarına rağbet göstermişti. Bu sırada Hüseyin Baha Efendi matbaa idare işleri memurundan bahsederek ve karşısındakinin bir sözüne cevap vererek diyordu ki: "Ne?.. İstikamet ha?.. Hay safderun hay! Elini versen par- maklarını eksik bulursun." Bu aralık Ali Şekip: "Kahve!.." diye bağırdı. "Kahve içmeyecek miyiz?... Kahve!.." O zaman, birden, herkes bir şeyin eksik olduğunu, onu bekleyerek burada kaldıklarını hatırladılar, yedi ses bir naka- rat gibi tekrar etti: "Kahve!.. Kahve!.. İmtiyaz sahibi -Hüseyin Baha kendi isminden çok sıfatının - 20-