Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Soru:

Hikaye - I 6. Olaylar, kişiler, varlıklar okuyucuya doğrudan su- nulur. Anlatıcı, okuyucu ile eser arasına girmez. Okuyucunun di

Hikaye - I
6. Olaylar, kişiler, varlıklar okuyucuya doğrudan su-
nulur. Anlatıcı, okuyucu ile eser arasına girmez.
Okuyucunun dikkati eser üzerinde yoğunlaşır. Bu
teknikte kişilerin konuşmaları ve hareketleri yansı-
tılarak okuyucunun kendisini eserin kurm

Hikaye - I 6. Olaylar, kişiler, varlıklar okuyucuya doğrudan su- nulur. Anlatıcı, okuyucu ile eser arasına girmez. Okuyucunun dikkati eser üzerinde yoğunlaşır. Bu teknikte kişilerin konuşmaları ve hareketleri yansı- tılarak okuyucunun kendisini eserin kurmaca dün- yasında hissetmesi sağlanır. Bu teknik; diyalog, iç konuşma veya bilinç akışı şeklinde de olabilir. Bu parçada sözü edilen anlatım tekniği aşağı- dakilerin hangisinde yoktur? A) "Hüseyin Nazmi Ahmet Cemil'e dedi ki: -Bizim küçük musikişinasa alkış yok mu? Ahmet Cemil ayağa kalktı; gülerek, alay ede- rek Lâmia'nın karşısında eğildi, frenkvari se- lamladı. -Matmazel, diye başladı. Lâmia bir kahkaha ile: - Matmazel uykuya kaçıyor, dedi ve kaçtı." B) Bilemedin, kedinin önüne attırır büyük hanım. Ama balığa çıkan Suat, balıkla dönmüştür eve. Anam bilir niye çıktığımı denize. Bir şey söyle- meği de Dilâver hanımlığına yediremez. Balığı attım zaten. Ölü eti ne yapayım. Otelde güler- lerdi tek balığı görseler. C) Yusuf düşündü, aklına başka bir şey geldi: - O zaman da sen bana bırak, dedi. -Ne yapacaksın? Bize daha iyi, daha paralı birer iş ver, deriz. - Tamam, ben de bunu düşünüyordum. Ve- rirse? -Bu mantar şapkalının verdiği yevmiyelerden fazla olursa... D) Bu kedi, tahta masanın üstüne çıkmış, köpe- ğime durmadan homurdanacak mı? Sandal- yenin üstündeki vişneçürüğü rengindeki delik çoraplar... Asmanın yaprakları daha yemye- şil. Bizim bahçedeki kurudu bile. Deniz, Boz- burun'a doğru başını almış gidiyor. Uzaklarda görünen, İstanbul'un neresi kim bilir? Sesler neden gelmiyor? E) Kan kırmızı yuvarlak bir külçe, dağların üstüne doğru yavaş yavaş inmeye başlar; yekpare, geniş bir billur parçası hâline giren ufuktan misli görülmemiş bir renk ve ışık yağmuru boşanır ve bütün gün, derme çatma binaları, ıssız cadde- leri, yetim anıtları, bodur akasya ağaçlarıyla, çiğ bir aydınlık içinde uyumuş kalmış çıplak şehrin çelimsiz gövdesi, birdenbire en halis erguvan- lara bürünmüş olarak silkinip doğrulur. 16 9