ICO 14. Bir gün öğle yemeği için okuldan eve gelmiştim. Biraz sonra kapı çalındı; bir genç, elinde Fransızcadan çevirdiği kitabı
ICO 14. Bir gün öğle yemeği için okuldan eve gelmiştim. Biraz sonra kapı çalındı; bir genç, elinde Fransızcadan çevirdiği kitabıyla karşımda duruyordu. "Nurullah Bey evde mi?” diye sordu. Evde olduğunu söyleyince içeri girdi. Genç adam, içeri girince annemle ben başka odaya geçtik. Daha on dakika geçti geçmedi, içeriden bir bağırtı koptu. Babam hızla kapıyı açtı “Meral, Meral, buraya gel!” diye beni çağırdı. Babamın şimdiye kadar bağırmasını hiç duymadığımdan birden “Ne oluyor?" diye korktum. Odaya girdiğim zaman, babamın yüzü kipkırmızıydı. Bana "Çabuk söyle, horoz nasıl öter?" dedi. Ben de "Ü-Ü-rü-üü!” dedim. Genç adam, bu yanıtım üzerine "Ah! Ne yap- tin?” der gibi yüzüme bakıp başını önüne eğdi. Onun da yüzü, sıkıntıdan allak bullak olmuştu. Dokunsanız ağla- yacak gibiydi. Babam, sinirli sinirli, “Duydunuz mu beyim? Buradaki horozlar, Fransız horozlan gibi 'ku-ku-ri-ku! diye değil, 'Ü-Ü-rü-üü!' diye öter." dedi. Bu metnin konusu aşağıdakilerden hangisidir? B) Farklı dillerdeki hayvan seolerin Al Horozların öterken çıkardığı sesler D) Çeviri yaparken dikkat edilecek noktalar C) Bizim memleketteki horozların sesi