Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Soru:

İhsan, Ayşe'nin sandalyesinin arkasını iki elleriyle koparacak gibi tutuyor, yüzü öyle korkunç ve gergin ki. Mister Cook, mazlum

İhsan, Ayşe'nin sandalyesinin arkasını iki elleriyle
koparacak gibi tutuyor, yüzü öyle korkunç ve gergin ki.
Mister Cook, mazlumların zalimlerden kuvvetli ola-
bileceğini duydu mu bilmem fakat odanın havasını fazla
korkunç ve soğuk buldu. Tuhaf bir ciddiye

İhsan, Ayşe'nin sandalyesinin arkasını iki elleriyle koparacak gibi tutuyor, yüzü öyle korkunç ve gergin ki. Mister Cook, mazlumların zalimlerden kuvvetli ola- bileceğini duydu mu bilmem fakat odanın havasını fazla korkunç ve soğuk buldu. Tuhaf bir ciddiyetle kalktı. Biraz kısık bir yılan ıslığıyla, "Bugün bana İzmir kızını dinletti- niz, teşekkür ederim," dedi. Kimse elini uzatmadı. O, Sa- lime Hanım'la çıkarken ben de kapıya kadar gittim. Odaya dönünce genç askerleri Ayşe'nin sandalyesi etrafında diz çökmüş buldum. Haşmet Bey ve ihtiyar Sabri Paşa da dahil olduğu halde, İzmir kızına kılıçlarını adıyorlardı. İhsan'ın biraz kısık sesini duydum: "Her parçamız kopuncaya kadar İzmir yolunda kılı- cımızı kınına koymayacağız." Deminki güçlü, utkulu Ayşe, âciz bir çocuk gibi, za- vallı bir ana gibi hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. "Ne oluyorsunuz," dedim. "Milletin bizim gibi silah- sız kısmı kılıçlılardan daha çok. Harp bitti. Uygar barışın nimetini bize Mister Cook anlattı. Bunun üstüne çay iç- mez misiniz?" Bunu kâğıt kokuları ve daire söyledi, Ayşe! Ben hep- sinden daha aşağı yüzükoyun yattım. İçimden haykırdım. Her parçam kopuncaya kadar Ayşe! Sen duymadın, bilmedin, yeşil gözlerinde yaş kurudu. Bana merhametle baktın. Hálá bilmiyorsun. Bak iki bacağım koptu fakat dövüşmek için iki kolum daha var. Aç gözlerini Ayşe, al- nındaki kırmızı yarayı kaldır. Yanında yatan şehitten, et- rafındaki ölenlerden ben aşağı değilim. Ben de, ben de senin için, Izmir için her parçam kopuncaya kadar vuru- şacağım. 48