Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Soru:

İLKE AYES İMSİ Bu, bir aynanın duvara vurmuş ışığından başka bir şey değildi.? Yataktan fırlayıp pencereye dikildim. Bizim evin

İLKE
AYES
İMSİ
Bu, bir aynanın duvara vurmuş ışığından başka
bir şey değildi.?
Yataktan fırlayıp pencereye dikildim. Bizim evin
yüksekteki bahçesi, alttaki evin bahçesine
bakardı. Odama ayna, muhakkak oradan
tutuluyordu. Pembe şeftali çiçeklerinin arasına

İLKE AYES İMSİ Bu, bir aynanın duvara vurmuş ışığından başka bir şey değildi.? Yataktan fırlayıp pencereye dikildim. Bizim evin yüksekteki bahçesi, alttaki evin bahçesine bakardı. Odama ayna, muhakkak oradan tutuluyordu. Pembe şeftali çiçeklerinin arasına bir hasıra oturmuştu. Arkasına bir sandalye koymuştu. On altı, on yedi yaşlarında bir kızdı. Pencerede kalakaldım. Elindeki aynanın ışığı gözüme değdikçe, ellerimi yüzüme kapamıyor, gözlerimi kırpmadan dimdik bakıyordum. Ertesi gün, benim de elimde bir ayna vardı. O, ince ince gülerek gözlerini aynamın aksinden kaçırmaya çalışıyordu. Bu oyun, hiçbir zaman yarım saatten fazla sürmez, o, bahçeden evine saçlarına yağmur damlaları dökerek girer, ben yine yatağıma dönerdim. Ertesi gün yine güzel bir sabah başlar, yine önce onun aynası odamın duvarında koşar, sonra yine yerleşmek ister gibi titreye titreye duvara asılır kalırdı. ELEM JESİ Yine ben gözlerimi kırpmadan onun ayna ışığına, o gözlerini güzel elleriyle siper ederek benim ayna ışığıma bakardık. Sonra yine kırkikindi yağmurları başlardı. Başka hiçbir şeyle ilgim olmadığı için, bir sabah evimizin önünde bir yaylı araba durunca şaşırmadım. Yalnız ben ayna oyununda iken annem tarafından yakalandım. Annem garip garip bahçeye, kıza, ayna ışığına, elimdeki aynaya baktı. Bana: - Haydi giyin! dedi. Arabaya atládık. Iki parça eşyamız arkaya bağlanmıştı. Babam, başka bir yere edilmişti. Yola çıktık. Bir ormanın içinden geçerken, bulutların arkasından bir güneş, ormanın yeni yeşermeğe başlayan ağaçlarında bir göründü, kayboldu. İçimden, bir daha göremeyeceğim ayna ışığı geçti. Hüngür hüngür ağlamaya başladım. Babam: - Nesi var bunun? dedi. Ben, annemin çarşafına kafamı gömdüm. Annem eliyle yüzüyle ne biçim işaret etti babama bilmiyorum ama, hiç ses çıkarmadılar. Bütün hıncımla kimsenin bana sus demeğe cesaret edemeyeceğini sezerek, istediğim gibi ağladım. Şimdi ilkbaharda odamın penceresinde bir yerden kazara bir ışık vursa, o gün ilkbahar her insana yaptığı gibi bana da üzüntü ile dolu bir yumuşaklık, bir yerinde duramayış, bir yürek çırpıntısı verir. O zamandan bu zamana tam otuz sene geçti. Kimsenin yüzüne ayna tutmadım. Kimse yüzüme ayna tutmadı. Ama kazara bir ışık, bir ilkbaharda, odamdan parlak bir kırlangıç gibi geçerse, o gün ne ettiğimi bilmem.