k li K YAYINLARI 40. Semih Gümüş, Modernizm ve Postmodernizm adlı kitabın- da, "Bir edebiyat yalnızca anıtsal kişilerin gölgesin
k li K YAYINLARI 40. Semih Gümüş, Modernizm ve Postmodernizm adlı kitabın- da, "Bir edebiyat yalnızca anıtsal kişilerin gölgesinde, Tolstoy, Balzac, Dostoyevski ya da söz gelimi Büyük Umutlar ve Bitmeyen Kavga ile tamamlanmıyor. Elbette onlarsız büyük edebiyattan söz edilemez ama yalnızca onların oluşturduğu edebiyatın tek boyutlu ya da sınırları çizilmiş bir ufuk çizgisine bakacağı da kuşkusuz değil mi? Yakup Kadri, Reşat Nuri, Sabahattin Ali, Orhan Kemal ya da onların yanı başına konabilecek pek çok yazarın yarat- tığı edebiyat, onların da yeniden anlamlandırılmasını sağ- layacak yeni okuma kültürünün oluşmasının yollarını açan yenilikçi yazarlar olmadıkça, ne denli büyük olursa olsun kuşaktan kuşağa rengini yitirmeye başlayacaktır." diyor. Semih Gümüş, bu düşüncelerini desteklemek için aşa- ğıdakilerden hangisini de söylemiş olabilir? A) Okuma kültürünün çizdiği eğriye bakınca, hiçbir zaman aşağı bükülmüyor; hep ileri, yukarı doğru ivmeleniyor. Dün anlaşılamayanlar bugün nasıl anlaşılır metinlere dönüşmüşse bugün anlayamadıklarımızın gelecek kuşaklarca pekâlâ anlaşılır olacağını da bu güvene dayanarak söyleyebiliriz. B) Pek çok yazınsal metni okuru serseme çeviren anafor- lar olarak görenlerin edebiyata bakış açısıyla aramızda uzaklık olabilir. C) Yazılanlardan sadece nitelikli olanların yayımlandığı bir ülke tasarımına zaman ayırabilirsek orada edebiyatın çehresinin şimdikinden başka olabileceği de görülür elbette. D) Edebiyat, yalnızca kendi gördüklerimizden oluşmaz. Kişisel seçimlerimizde beğendiğimiz boyalarla yaptığı- mız resmin yanına başkalarının yaptıklarını asmalıyız ki bir edebiyatı bütün renkleriyle izleyebilelim. E) Pek çok kapalı, güç sökülür metnin er geç anlaşılacağı, dolayısıyla anlaşılmak için uygun zamanları ve kuşak- ları beklemeleri gerektiği düşüncesi bu sorunun bir yüzünü oluşturur.