Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Soru:

Kaymakam ıslak kalpağını biraz geriye attı, çocuğa doğru yürüdü, bu esnada Doktor da yorgan kaldırarak ölüleri muayeneye başlamı

Kaymakam ıslak kalpağını biraz geriye attı, çocuğa doğru yürüdü, bu esnada Doktor da yorgan
kaldırarak ölüleri muayeneye başlamıştı.
d
Kaymakam sordu:
"Sen kimsin oğlum?"
"Ben Yusuf'um!"
"Kim Yusuf?"
"Etem Ağa'nın oğlu Yusuf!.."
Kaymakam şaşırmış gibi sual

Kaymakam ıslak kalpağını biraz geriye attı, çocuğa doğru yürüdü, bu esnada Doktor da yorgan kaldırarak ölüleri muayeneye başlamıştı. d Kaymakam sordu: "Sen kimsin oğlum?" "Ben Yusuf'um!" "Kim Yusuf?" "Etem Ağa'nın oğlu Yusuf!.." Kaymakam şaşırmış gibi suallerini kesti. Çocuk, ölenlerin oğlu idi. "Burada ne bekliyorsun?" Eliyle ölüleri gösterdi: "Nah, bunlan bekliyorum!" "Ne zamandan beri buradasın?" "Akşamdan beri... Vukuattan sonra candarmaya koştum, haber saldım, sonra yine geldim. Fikaralan a yalnız bırakayım..." "Korkmuyor musun?" "Anamla babam, nesinden korkayım..." "Vukuat olduğu zaman da burada mıydın?" "Yanı başımızdaki odadaydım. Anam bağırınca uyandım, koştum geldim ama, imansızlar ben gelene kader babamı da, anamı da kesmişler." "Sana bir şey yapmadılar mı?" "Biri bana da saldırdı ya, aşağıdan başka biri geldi, öbürünü aldı götürdü.” "Elinde ne var?" Çocuk ehemmiyet vermek istemeyen bir tavırla başını salladı ve elini uzattı: "Odaya girdiğimde anam daha canlı idi. Debeleniyordu. Hemen eşkiyanın üstüne atıldım, azıcık boğuştukl ama anacağızım depreşmez oldu, ben de yakasını bıraktım. Sonradan bir baktım, dövüşürken parmağım kesil- miş. Çok acıdı, çok acıdı ama, şimdi biraz hafifledi..." (...) Doktor, (...) eli yıkamaya, sarmaya başladı. Çocuk bu esnada hayret veren bir itidal ve lakaytlik gösteriyor, yalnız ara sıra şiddetle dişlerini sıkıyor ve sapsan kesiliyordu. Bu dayanılmaz acı hamlelerinden sonra, sanki z afını göstermiş olmaktan ve siyah gözlerini nemleyen yaşlardan utanmış gibi, soluk ve çok ince dudaklanına bir tebessüm geliyordu. Yüzüne hayretle bakan Doktora: "Bir şey değil Doktor Bey, bir parmaktan ne çıkar?" dedi. "Bir şey çıkmaz ama oğlum, sen biraz fazla kan kaybetmişsin!" Ve Kaymakam'a döndü: "Ayakta nasıl durabildiğine hayret ediyorum." Bu esnada Müddeiumumi sordu: "Bizden evvel buraya giren oldu mu?™ Muhtar atıldı: "Ben girdim ama, her şeyi olduğu gibi bıraktım. Geldiğim zaman odayı böyle bulmuştum." Müddeiumumi çocuğa döndü: "Bunlan sen mi yatağa koydun?" "A-ah.... gayri. Ne ya Bunlan sevkedecek herhalde in Kayma "Senin "Bunla Çocuğ edenlerin sabit gözl için, insa Kaym "Gel Nen Be yavaş Köyde