Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Soru:

koca yudumlar alıyor, içerken soluyor, soluğunu atlar gibi suya verip gürültüler çıkarıyordu. Ufak tefek olanı sinirli si- nirli

koca yudumlar alıyor, içerken soluyor, soluğunu atlar gibi
suya verip gürültüler çıkarıyordu. Ufak tefek olanı sinirli si-
nirli ona yaklaştı.
"Lennie," dedi sert bir sesle. "Lennie, ne oluyorsun? Bu
kadar su içme!" Lennie kana kana içmeyi sürdürdü. Beriki

koca yudumlar alıyor, içerken soluyor, soluğunu atlar gibi suya verip gürültüler çıkarıyordu. Ufak tefek olanı sinirli si- nirli ona yaklaştı. "Lennie," dedi sert bir sesle. "Lennie, ne oluyorsun? Bu kadar su içme!" Lennie kana kana içmeyi sürdürdü. Beriki uzanıp onun omzunu tuttu, sarsti. "Lennie! Dün geceki gibi hastalanacaksın yine." Lennie başını şapkayla birlikte suya daldırdı, sonra doğ- rulup kumlara oturdu. Sular şapkasından mavi ceketine şıpır şıpır damlıyor, sırtından aşağıya doğru akıp duruyordu. "Oh be!" dedi. "Sen de iç, George! Kana kana iç." Mutlu mutlu sırıttı. George dengini sırtından kaydırdı, usulca yere bıraktı. "Su temiz mi değil mi ne bileyim," dedi. "Üstü hep köpük köpük." Lennie koca pençesini suya daldırdı, parmaklarını oynattı, sular kıpırdadı, dalgacıklar halka halka yayıldı, ta karşı kıyıya varıp geri döndü. Lennie onları izliyordu. "Bak, George," dedi. "Bak, ne yaptım!" George suyun başına diz çöktü, avucundan peş peşe hızlı- ca birkaç yudum içti; "Tadı fena değil," dedi. "Ama pek aktığı yok. Durgun sudan bir daha içme Lennie." Sesi umutsuzdu. "Gerçi sen susadın mı lağımdan bile içersin." Bir avuç su alıp yüzüne çaldı, çenesinin altından, ensesinden geçirdi ıslak eli- ni. Sonra şapkasını başına koydu, kendini geriye iterek sudan uzaklaştı, dizlerini karnına çekip kollarıyla kucaklayarak otur- du. Lennie, George'a bakıyor, o ne yapıyorsa aynısını yapıyor- du. O da ellerini dizlerinde kavuşturdu, bir daha George'a baktı, tam başarıp başaramadığını kontrol etti. Şapkasını göz- lerine doğru biraz daha çekti; George'unki öyleydi çünkü.