Küçüklüğümüzden beri hep ötekileştirilen karakterleri içeren, iyille kötü ayrımını bize yaptiran masallarla b0- yüdük. Gerek Kül
Küçüklüğümüzden beri hep ötekileştirilen karakterleri içeren, iyille kötü ayrımını bize yaptiran masallarla b0- yüdük. Gerek Külkedisi'ndeki fakir kız zengin erkek ayrı- m olsun, gerek Pamuk Prenses'teki iyi prenses kötü ca- di ayrimi, gerekse de Çirkin Ördek Yavrusu hikâyesinde çirkin ve güzel zıtlığı. Daha küçük yaşlarda hayatın rea- litesi yüzümüze çarpmamışken masalların o tatli realite ile karışımlı ütopyası düşündürüp duruyordu bizi. Evet, hep sonunda iyiler kazanır kötüler kaybederdi. Bize hep iyinin tarafında olun mesajı verilirdi ama hiç çaktırmadan da o ötekileştirme, dışlama ve de toplumdan izole kav- ramlarını beynimize sokar ve zıtlıkları acımasızca göste- rip kafalarımızı az çok yorardi. O masum kafalarımıza bu zitliklar ve ötekileştirmeler girdikçe başladı belki de her şey. Büyüdükçe - Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağı- dakilerden hangisi getirilemez? A) bi kamplaşma ortamında kendimize bir taraf seçme zorunluluğu hissettik By kötüleri kendimize düşman edindik, hayali düşman- lar yarattık iyi kötü ayrımını yapabilecek ayırt etme gücüne sa- bip olmaya başladık tipkı masallardaki gibi aynımların ve dışlanmaların ol- duğuna şahit olduk e) paasallann birleştirici rolü ile bütün insanlara aynı göz- le bakmaya başladık