Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Soru:

L Gözlemci Bakış Açısı: Gözlemci kişinin (0) bakış açısıyla yapılan anlatımda anlatıcı, gördüklerini anlatan bir şahit konu- mun

L
Gözlemci Bakış Açısı: Gözlemci kişinin (0) bakış açısıyla yapılan anlatımda anlatıcı, gördüklerini anlatan bir şahit konu-
mundadır. Bu yöntemde anlatıcı, öykü kahramanından daha az şey bilir. Olan bitenler, okuyucuya kamera sessizliğiyle
aktarır.
İlahi

L Gözlemci Bakış Açısı: Gözlemci kişinin (0) bakış açısıyla yapılan anlatımda anlatıcı, gördüklerini anlatan bir şahit konu- mundadır. Bu yöntemde anlatıcı, öykü kahramanından daha az şey bilir. Olan bitenler, okuyucuya kamera sessizliğiyle aktarır. İlahi (Hâkim) Bakış Açısı: Anlatıcı hikâyelerde her şeyi biliyor, zaman ve mekân engeli tanımadan her şeyi görüyorsa hâkim açısı söz konusudur. Hâkim bakış açısı olan anlatıcı; hikâyelerde kahramanların psikolojik hâllerini, akıllarından geçirdiklerini bilir ve üçüncü tekil şahıs ağzıyla konuşur. Buna göre aşağıdaki metinlerden hangisi ilahi bakış açısıyla yazılmıştır? A) Turgut, ertesi sabah çok erken uyandı. Güneşin ilk ışıkları odaya yeni doluyordu. Sıkıntılı rüyalar görmüştü. Neler gör- düğünü toparlamaya çalıştı. Selim'le ilgili bir olayı hatırlayamadı. Bütün gece uğraşmış olduğu bir konunun rüyasına girmemesi garip geldi ona. İçten içe "Sersem gibiyim. Biraz daha uyusam." diye düşündü. 41 B) Mehmet, başından geçenleri iştahla anlatırken güneş batıyordu. Adayı saran kızıllık ortasında dev gibi bir orgun, ates sütunlarını andıran boruları uluyordu. Martı alayları, adanın üzerinde kıvılcımlar gibi savruluyordu. Bense bir yandan Mehmet'i dinlemeye çalışıyor bir yandan da akşamki görüşmede söyleyeceklerimi zihnimde tasarlıyordum. C) Kucağındaki öteberileri, sandığı kapatıp kapının ağzına kadar getirdi. Yere büyücek bir bez parçası serdi. Bez parçası çok eskiydi. Öteberilerini bez parçasının içine doldurdu. İple dolaya dolaya, sıkı sıkıya sardı. Yavaşça yerinden kalktı evin mutfağına doğru yürümeye başladı. D) Otomobil birdenbire yavaşladı. Yolun sol tarafı meşe ağaçlarıyla kaplıydı, sağ tarafta ise iki minare boyunda bir yar, es- ner gibi ağzını açmıştı. Motorun hafifleyen gürültüsü arasında aşağıdan gelen bir su şırıltısı duyuluyordu. Henüz taş bile döşenmemiş olan toprak yolun bu kısmında çökme ve kayma tehlikesi bulunduğu için otomobiller yavaş yavaş ilerlerdi.