lar boga langıcından beri, birçok Saul yüzünde bütün dikkatini biriktiriyordu. Nihad, Babiáli yokuşunu ağır ağır, sallana sallan
lar boga langıcından beri, birçok Saul yüzünde bütün dikkatini biriktiriyordu. Nihad, Babiáli yokuşunu ağır ağır, sallana sallana tırmandı. Cephede her vakit söylediği bir havayı ıslıkla tutturarak, askerî çadırın içinde gezinir gibi elleri ce rasının tahta ökçeleri, ıssız Babıâli kaldırımlarına vurdukça, bir çekiç sesiyle ötüyordu. Bu haliyle binde, başı ve kalpağı biraz öne doğru eğilmiş, adımları gevşek, yorgun ve hafif yürüyor, kundu Üstündeki askeri elbise iyice yıpranmış, ceketinin buruşuk ve bol kolları, çiviye asılı birer kuşak gibi yersiz-yurtsuz bir serseriden farksız, gecenin tek tük bazı yolcularının şüphesini uyandırıyor. sarkıyor; dört gündür tıraş olmaya da vakit bulamamış, kumral tüyler, yüzünün penbe derisinde çoğalarak çenesini ve yanaklarını bir çuha parçası gibi sıkmıştı, hem azimkâr, hem yorgun, parlak ve süzgün elå gözleri ince, kıvrık, düzgün burnu, ensiz, toplu solgun dudaklarıyla güzel bir genç ama, harp dönüşünün bu sünepeliği içinde, uzaktan çirkin, hatta korkunç görünüyor, polis müte- ferrikasından sıvışmış bir sabıkalıya benziyordu. 7. Me 4 www