Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Soru:

ları imdadıma yetişip beni avuturdu. Nihayet, bir acayip kafile hâlinde yola düzülürdük. Babam önde bir lagar beygir sırtındadır

ları imdadıma yetişip beni avuturdu.
Nihayet, bir acayip kafile hâlinde yola düzülürdük. Babam önde bir lagar beygir sırtındadır.
Kız kardeşimle ben bir eşeğin üstüne yerleştirilmişizdir. Katırlara birtakım çıkınlar, sepetler
ve şilteler yüklenmiştir. Baba

ları imdadıma yetişip beni avuturdu. Nihayet, bir acayip kafile hâlinde yola düzülürdük. Babam önde bir lagar beygir sırtındadır. Kız kardeşimle ben bir eşeğin üstüne yerleştirilmişizdir. Katırlara birtakım çıkınlar, sepetler ve şilteler yüklenmiştir. Babamın bindiği de dahil olmak üzere bu hayvanların dizginleri sürü- cülerin elindedir. Annemle ninem ise -hålà şaşar dururum- yanlarında, bizi yaylalarına davet eden Yıldız bacım, onun kocası, oğlu ve kızı olduğu halde arkamızdan yürümektedirler. Nasıl yürürlerdi o dağ yollarından? Bunu, şimdi, kendi kendime bir türlü izah edemiyorum. Anlaşılan, mesafe pek uzun ve yokuşlar pek dik değildi. Bununla beraber, her başımı çevirip aşağıya bakışımda Manisa Ovası'nı gittikçe çökmekte olan bir toprak düzlüğü hâlinde görürdüm ve o kadar dolana dolana çıkardık ki bazen birbirimizi kaybettiğimiz olurdu. Derken bir pınar başında buluşur, dinlenirdik. Ah, kiraz yaylalarının bu pinarları... Diyebilirim ki her yol dönemecinde bir tanesi karşımıza çıkardı. Eğilip avucumuzun içinden buz gibi soğuk sularından içerdik. Hele nevale çıkınlarımızdaki tulum peyniriyle zeytin ve ekmeklerimizi ye- dikten sonra buna doyum olmazdı. Pınar suyu kirazlara da ayrı bir lezzet verirdi. Onun içindir ki dallardan kopardığımız kirazları avuç avuç bu suyun içine atıp bir müddet bırakmadan evvel yemezdik. Bir müddet diyorum, kısa bir müddet diyecektim. Zira kirazı suda fazla bıraktınız mi ortasından çatlayıverirdi. Evet, burada hiçbir şey ciddiye alınmaz, hiçbir şeyden korkulmazdı ve aşağıdaki kayıtlardan tamamiyle azade başıboş bir hayat sürülürdü. Geceleri sığındığımız yerin de bir inden farkı yoktu. Bu, zemini toprak, duvarları üst üste oturtulmuş taşlarla örülü, üstü çalı çırpıyla örtülü (dam) denilen bir kulübeydi. Burada evden getirdiğimiz şilte ve yastıklarımızı serip dam sahip- leriyle bir arada yan yana yatardık. Babam, annem ve kız kardeşim bunun yalnız bir gecesine dayanıp ertesi sabah çıkar giderlerdi ama ben ninemle üç dört gün daha kalmaktan büyük bir zevk duyardım. £ Yakup Kadri KARAOSMANOĞLU, Anamın Kitabı soru:metindeki sıfatları T² bulunuz £11