Lewis Carroll bazen de yardım etmek istiyor gibi patisiyle yumağa hafifçe dokunuyordu. "Yanın günlerden ne biliyor musun Kedicik
Lewis Carroll bazen de yardım etmek istiyor gibi patisiyle yumağa hafifçe dokunuyordu. "Yanın günlerden ne biliyor musun Kedicik?" diye başladı Alice. "Pencerede benimle olsaydın tahmin edebilirdin ama o sira Dinah seni temizliyordu, bu yüzden bilemezsin. Şenlik ateşi için çubuk-gerçekten de bunun için çok çubuk gerek, Kedicik!- toplayan oğlanları izliyordum. Ama o kadar so- ğuk oldu o kadar kar bastırdı ki, işi bırakmak zorunda kaldılar. Neyse, Kedicik, yarın gidip şenlik ateşini göreceğiz." Bu sırada, Alice yavrunun boynuna iki üç sıra yumak dolayıp nasıl görün- düğünü görmek istedi; bu da karmaşaya yol açtı, yumak yere serpildi ve tekrardan biraz daha çözüldü. "Çok kızgındım, biliyor musun Kedicik?" Alice tekrardan sandalyeye yerleştikten sonra başladı, "yaptığın tüm yaramaz- lıkları gördüğümde, neredeyse pencereyi açıp seni kara bıra- kacaktım! Sen bunu hak etmiştin seni küçük yaramaz sevgili! Kendine dönüp de ne dersin? Şimdi benim sözümü kesme!" diyerek devam etti parmağını sallayarak. "Sana yaptığın bütün yaramazlıkları söyleyeceğim. Birincisi: Dinah seni temizler- ken iki defa ciyakladın. Şimdi bunu inkar edemezsin, Kedicik! Seni duydum! Ne dedin? (kedi konuşurmuş gibi davranarak) Patisi gözüne mi girmişti? Gözünü açık bıraktığın için bu da senin hatan, eğer onları kapalı tutsaydın, bu olay olmazdı. Şimdi daha fazla bahane üretme ama dinle! İkincisi: Tam ben Kartanesi'nin önüne sütünü koymuştum ki gittin kuyruğun- dan çektin! Ne, susamış mıydın? Onun susamadığını nereden 1