M. 10. Bir gün gelir, müzeyyen ağaçlar, şuh çiçekler, yeşil çayınlar bir nefha-i müncemide-i şita (bir kışın don- durucu soğuğu)
M. 10. Bir gün gelir, müzeyyen ağaçlar, şuh çiçekler, yeşil çayınlar bir nefha-i müncemide-i şita (bir kışın don- durucu soğuğu) ile kuruyarak, solarak, sarararak ha- rap olurlar; yapraklar düşer, çiçekler terevvüm eder (saranır), çayırlar çatlar: Tabiat ölür. Fakat bir gün, hinçlı yağmurlardan sonra yine bir gün bu ağaçlar çi- çeklenir, çayırlar titreşerek serpilirler, bir hayat- nev, bir ra'se-i zindegi (bir canlilik titreyişi), bir taravet-i emel (bir emel tazeliği) gelir: Yeniden bahar olur. Benim müzeyyen ümitlerim, nihayetsiz emellerim, mes'ud aşıklanm; gizli kederlerin, gayr-i mahsus (hissedilmez) elemlerin dest-i kahrında (kederlerin kahredicl elinde) kurudu, soldu, sarardı: Ruhum öldü. Fakat benim ruhumun, benim zavallı ruhumun baharı gelmiyor. Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi söyle: nemez? Yukarıdaki parça dil ve üslup bakımından Ser- vetifünun Edebiyatı'nın bütün özelliklerini yansıt- maktadır. Ağır bir dil ve tamlamalarla yüklü bu parçaya ses tekrarlarıyla da ahenk kazandırıl- mıştır. B) Yazar bu parçada kendi ruhunu doğa ile kıyasla- mış. Kendini yalnız, bitmiş biri olarak görmüştür. Yazar gelecekten ümitsiz ve karamsardır. CBu parçada toplumsal meseleler üzerinde değil bireysel ruh hali üzerinde durulmuştur. D) Eserde sanatlı söyleyişler kullanılmıştır. E) Bir manzum hikâye olan bu eserde Fransızca- min cümle yapısına uygun devrik cümleler kulla- nılmıştır.