M A L 8 4. i G i ● dolu: İçine bir şeyler konmuş, boş yeri kalmamış. bırakmak: Ertelemek. gönül: Arzu, istek, heves. Aşağıdaki c
M A L 8 4. i G i ● dolu: İçine bir şeyler konmuş, boş yeri kalmamış. bırakmak: Ertelemek. gönül: Arzu, istek, heves. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "dolu, bırakmak, gönül" sözcükleri belirtilen anlamlarını karşılayacak şekilde kullanılmıştır? Bugünün işini yarına bırakmaktan hoşlanmayan Ercan Bey'in kasası altın doluydu ve gönlüne göre bir iş ol- mazsa artık çalışması da şart değildi. B) Tuzum kuru, küpüm dolu diyen Zeynep Hanım, bırak- salar gönlünün en fazla hoşnut olduğu gezileri gerçek- leştirmek üzere yurt dışına çıkacaktı. Bırak hanım, o daha bir çocuk ona gönül koymam dese de saygısızlık, vicdansızlık dolu bu sözlere karşı gitgide artan bir kızgınlık biriktiriyordu. D) Her taraf rengârenk çiçeklerle doluydu, gönlü huzur içindeydi; kendini doğanın kollarına bırakmak istiyor ama kafasını düşüncelerin girdabından kurtaramı- yordu. Gönlü dar insanlar, dünya bolluk içinde olsa da içleri sıkıntıyla dolu olduğu için insanlara huzur içinde ya- şayacak bir yer bırakmazlar.