*** Marti Jonathan, kumsaldaki sürüye katıldıgında nere- deyse gece yarısı olmuştu. Yorgunluktan perişan bir hal- deydi ama yine
*** Marti Jonathan, kumsaldaki sürüye katıldıgında nere- deyse gece yarısı olmuştu. Yorgunluktan perişan bir hal- deydi ama yine de bir takla atarak inişe geçti ve bir tüy gibi süzülerek keyifle kumsala indi... "Diger martılar başardığım şeyleri duyduklarında zevkten çılgına dönecekler," diye düşündü. "Yaşamak için ne çok neden var! Balıkçı teknele- finin etrafında o rutin, sıkıcı dönüp dolaşmadan başka ne- denler de var yaşamak için. Cehaletimizi kırabiliriz, beceri- lerimizi, yeteneklerimizi ve zekâmızı kullanarak kendimizi bulabilir, kendimiz olabiliriz. En önemlisi, özgür olabiliriz! Uçmayı öğrenebiliriz!" Önünde uzanan gelecekten umutluydu Jonathan. Karaya indiğinde, Marti Konseyi'nin toplandığını gördü. Anlaşılan bir süredir toplantıdaydılar ve onu bekliyorlardı. "Marti Jonathan Livingston! Ortaya çık!" Başkan bu söz- leri , önemli bir toplantının ciddiyeti içinde söylemişti. Or- taya çıkmak ve herkesin karşısına geçmek büyük bir onur ya da onursuzluk kaynağıydı. Onurlandırılmak için ortaya çağrılmak, martılar arasında en önemli kişi olmaya, lider ol- maya işaretti. “Bu sabah martılar 'başarımı' mutlak görmüş olmalılar," diye düşündü. "Fakat onurlandırılmak istemiyo- rum ben. Lider olmayı arzulamıyorum. Ben sadece öğren- mek istediğim şeyleri onlarla paylaşmak, ufkumuzun hiç de dar olmadığını göstermek istiyorum." Ve birkaç adım attı. 1 a e 31