Meryem harami sözcüğünü ilk duyduğunda, beş yaşın- daydı. Günlerden perşembeydi. Bundan emindi, çünkü yerinde duramadığını, zihn
Meryem harami sözcüğünü ilk duyduğunda, beş yaşın- daydı. Günlerden perşembeydi. Bundan emindi, çünkü yerinde duramadığını, zihninin haril harıl çalıştığını çok iyi anımsı- yordu; bir tek perşembeleri böyle olurdu; Celil'in onu gör- meye, kulübe'ye geldiği günler. Meryem vakit geçirmek, so- nunda onun, dizboyu otların arasından geçip açıklığa çıktığı- ni ve el salladığını göreceği âna kadar oyalanmak için, bir is- kemleye çıkmış, annesinin Çin malı porselen çay takımını in- dirmişti. Bu takım, annesi Nana'nın elindeki tek aile yadigâ- rıydı, daha iki yaşındayken kaybettiği annesinden kalmıştı Nana'ya. Mavili-beyazlı porselenlerin her bir parçası, zarif, 3