Hayalindeki netler. İhtiyacın olan her şey. Tek platform.

Soru çözüm, yayın seti, birebir rehberlik, canlı dersler ve daha fazlası Kunduz’da. Şimdi al, netlerini artırmaya başla.

Soru:

Montaigne emeler KLASIKLERI uşamak Hırsı. BEYAZ ALIN Karnı acıkan dişi kurt avlanmak üzere yerinden kalktı. Üç yavrusu, koyun ko

Montaigne
emeler
KLASIKLERI
uşamak Hırsı.
BEYAZ ALIN
Karnı acıkan dişi kurt avlanmak üzere yerinden kalktı. Üç yavrusu, koyun koyuna
derin bir şekilde uyuyorlardı. Dişi kurt onları yaladı ve yoluna gitti.
birbirlerini ısıtarak
Bahar gelmişti, aylardan mart

Montaigne emeler KLASIKLERI uşamak Hırsı. BEYAZ ALIN Karnı acıkan dişi kurt avlanmak üzere yerinden kalktı. Üç yavrusu, koyun koyuna derin bir şekilde uyuyorlardı. Dişi kurt onları yaladı ve yoluna gitti. birbirlerini ısıtarak Bahar gelmişti, aylardan marttı, fakat ağaçlar hâlâ aralık ayındaki gibi soğuktan çatırdıyordu; öyle ki dilini dışanı çıkarsan ısırılmış gibi sızlardı. Dişi kurdun sağlığı zayıftı, evhamlıydı da; ufacık bir gürültü duymasın, titre- yiverir, yokluğunda birinin gelip yavrularına zarar vermesinden korkardı. İnsan ve at izlerinin kokusu, ağaç kü- tükleri, odun yığınları ve gübrelenmiş yol korkuturdu onu; ağaçların arkasında, karanlıkta insanların durduğunu ve ormanın gerisinde bir yerde köpeklerin uluduğunu sanırdı. Artık genç değildi ve sezgileri zayıflamıştı, öyle ki tilki izini köpek iziyle karıştırabiliyor, hatta bazen sezgilerinde yanılarak yolunu kaybedebiliyordu; oysa gençliğinde hiç gelmezdi başına bu. Sağlığı kötü olduğundan, buzağı ve büyük koyun avlayamıyordu eskisi gibi; at ve tayların da çok uzağından geçip gidiyordu. Bir tek leşle besleni- yor, taze etin yüzünü ise pek seyrek görebiliyordu; ancak bahar geldiğinde rastgeldiği tavşan yavrularını kapıyor ya da köylülerin ahırlarına sokulup kuzularını çalıyordu. Kurdun ininden dört kilometre uzaklıkta, posta yolunun kenarında bir kışlak vardı. Orada İgnat adında bir bekçi kalıyordu; yetmiş yaşında, devamlı öksüren ve kendi kendisiyle konuşan bu ihtiyar adam, genellikle gece- leri uyuyor, gündüzleri ise avcı tüfeği ile ormanda gezip tavşanlara ıslık çalıyordu. Önceden makinistlik yapmış olmalıydı, çünkü durmadan önce, "Makine, dur!"; yürümeden önce de "Tam yol!" diye bağırıyordu. Ignat'ın yanındaki cinsi belirsiz, dev gibi kara köpeğin adı Arapka idi. Fazla uzağa koştuğunda bekçi ona, "Geri dön!" diye sesleniyordu. Bazen şarkı da söylüyordu Ignat; o zamanlar şiddetle yalpalıyor, yere düşüyor (Dişi kurt, rüzgârdan düştüğünü sanıyordu.) ve "Raydan çıktım!" diye bağırıyordu. Dişi kurt, yaz ve güz aylarında kışlağın çevresinde bir koç ve iki genç koyunun otladıklarını hatırlıyordu; yakın zaman önce oralardan geçerken meleme sesi yükseldiğini duymuştu ahırdan. İşte şimdi de kışlağa yaklaşıyor,