Muhsin Çelebi yürüdü. Koynundan çıkardığı name- hümayunu öptü. Başına koydu ve Sah'a uzattı. Şah sapsarı kesildi, sinirle nameyi
Muhsin Çelebi yürüdü. Koynundan çıkardığı name- hümayunu öptü. Başına koydu ve Sah'a uzattı. Şah sapsarı kesildi, sinirle nameyi aldı. Muhsin Çelebi etrafına baktı, oturacak bir sey yoktu. Gülümsedi, bir an düşündü. Bu hakarete nasıl mukabele etmeliydi? Hemen sırtından Pembe Indii Kaftan'ı çıkardi tahtın önüne, yere serdi ve kaftanın üzerine oturdu. Gür sesiyle:"Namesini verdiğim büyük padişahim, Oğuz Kara Han neslindendir!" diye haykırdı. Muhsin Çelebi Sözünü bitirince kalktı, kapıya doğru yürüdü. Şah Ismail donmus, tas kesilmişti. Muhsin Çelebi dışarı çıkarken kaftanini unuttuğunu söyleyenlere güldü. "Hayır, unutmuyorum. Onu size bırakıyorum. Sarayınızda büyük bir padişah elçisini oturtacak yeriniz yok... Hem bir Türk yere serdiği şeyi bir daha arkasına koymaz... Bunu bilmiyor musunuz?" dedi. 5.1 Yukarıdaki metin hangi tür hikaye örneğidir?(olay, durum) Bu hikaye türünün edebiyatımızdaki temsilcisinin adını yazınız.(10p)